28 Kasım 2017 Salı

Kıbrıslı Türklerin 1960 Yılından Günümüze Kadar Kurduğu Hükümetler

KKTC-Hukumetleri
Hükümet; Bir grup insanın Bakanlık birimlerini kullanarak yasalara uygun şekilde kamu politikasını belirlemesi ve uygulaması olarak tanımlanabilmektedir.
Kıbrıslı Türkler yukarıdaki kısa tanımlamayı dikkate alarak, 1960 yılından günümüze kadar 49 Hükümet kurulumunda yer almıştır. 3 yıllık kısa bir ömrü olan Kıbrıs Cumhuriyetinde iki (2) Hükümet değişikliği yapılmıştır. Kıbrıslı Cumhuriyeti dağıldıktan sonra Kıbrıslı Türkler, Genel Komite döneminde bir (1), Geçici Türk Yönetiminde iki (2), Kıbrıs Türk Yönetimi Yürütme Kurulu döneminde iki (2), Otonom Kıbrıs Türk Yönetiminde iki (2), Kıbrıs Türk Federe Devletinde yedi (7) ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti döneminde ise Otuz Üç (33) Hükümet değişikliği yapılmıştır.
Anayasa gereği Yasama'nın 5 yılda yapması gerekmektedir. KKTC'de 1976'dan günümüze kadar 12  tane Cumhuriyet Meclisi seçimleri yapılmıştır.
Dr. Derviş Eroğlu, 1985 yılından 2010 yılına kadar geçen 15 yıllık sürede 8 defa Hükümetlere Başbakanlık yapmıştır
Aşağıdaki tabloda 1960'tan günümüze kadar oluşturulan Hükümetler ve Başbakanları görülmektedir.



HÜKÜMET
DÖNEM
1- KC Makarios Dr. Fazıl Küçük Hük.
16-22 Ağu. 1960
2- KC Makarios Dr. Fazıl Küçük Değşiklik Hük.
22 Ağu.-21 Ara.1963
3-Genel Komite (Koor.Kom.) (Dr. Fazıl Küçük)
21 Ara.1963-28 Ara. 1967
4- Geç.Türk Yön.Yür.Kurulu(Dr. Fazıl Küçük)
28 Ara. 1967-15şub.1969
5-Geç.Türk Yön.Yür.Kurulu(Dr. Fazıl Küçük)
15şub.1969-5 Tem. 1970
6-Kıb.Türk Yön. Yür.Kur. (Dr. Fazıl Küçük)
5 Tem. 1970-12 Mart 1973
7- Kıb.Türk Yön. Yür.Kur. (Dr. Fazıl Küçük):
12 Mart 1973-26 Ağu. 1974

8- Otonom Kıb.Türk Yön.Yür.Kur. (Rauf R.Denktaş)
26 Ağu. 1974-8 Ekim 1974
9- Otonom Kıbrıs Türk Yönetim  (Rauf R.Denktaş)
8 Ekim 1974-13şub.1975
10- KTFD (Rauf Raif Denktaş)
13 Şub.1975-5 Tem. 1976
11- KTFD (1. Nejat Konuk Hük.)
5 Tem. 1976-7 Tem. 1977
12- KTFD (1. Nejat Konuk Değ. Hük.)
7 Tem. 1977-21 Nisan 1978
13- KTFD (Osman Öder Hük.)
21 Nisan 1978-12 Ara. 1978
14- KTFD (1. Çağatay Hük.)
12 Ara. 1978-4 Ağu. 1981
15- KTFD (2. Çağatay Hük.)
4 Ağu. 1981-15 Mart 1982
16- KTFD-KKTC (3. Çağatay Hük.)
15 Mart 1982-13 Ara. 1983
17- KKTC (2. Nejat Konuk Hük.)
13 Ara. 1983-19 Tem. 1985
18- 1. Derviş Eroğlu Hükümeti
19 Tem. 1985-2 Eylül 1986
19- 2. Derviş Eroğlu Hükümeti
2 Eylül 1986-23 Mayıs 1988
20- 3. Derviş Eroğlu Hükümeti
23 Mayıs 1988-11 Mayıs 1989
21- 3. Derviş Eroğlu Hükümeti Değ
11 Mayıs 1989-20 Haz. 1990
22- 4. Derviş Eroğlu Hükümeti
20 Haz. 1990-24 Mart 1992
23- 4. Derviş Eroğlu Hükümeti Değ
24 Mart 1992-1 Ocak 1994
24- 1. Atun Hükümeti
1 Ocak 1994-18 Ocak 1995
25- 1. Atun Hükümeti Değ
18 Ocak 1995-22 Mayıs 1995
26- 2. Atun Hükümeti
22 Mayıs 1995-11 Ara. 1995
27- 3. Atun Hükümeti
11 Ara. 1995-16 Ağu. 1996
28- 5. Eroğlu Hükümeti
16 Ağu. 1996-16 Eylül 1998
29- 5. Eroğlu Hükümeti Değ
16 Eylül 1998-30 Ara. 1998
30- 6. Eroğlu Hükümeti
30 Ara. 1998-8 Haz. 2001
31- 7. Eroğlu Hükümeti
8 Haz. 2001-13 Ocak 2004
32- 1. Mehmet Ali Talat Hükümeti
13 Ocak 2004-9 Ağu. 2004
33. 1. Mehmet Ali Talat Hükümeti
9 Ağu.2004-8 Mart 2005
34. 1. Mehmet Ali Talat Hükümeti
8 Mart 2005-26 Nisan 2005
35- 1. Ferdi S. Soyer Hükümeti
26 Nisan 2005-25 Eylül 2006
36- 2. Ferdi S. Soyer Hükümeti
25 Eylül 2006-4 Haz. 2007
37- 2. Ferdi S. Soyer Hükümet Değ
4 Haz. 2007-11 Mart 2008
38- 2. Ferdi S. Soyer Hükümet Değ
11 Mart 2008-4 Mayıs 2009
39- 8. Derviş Eroğlu Hükümet
4 Mayıs 2009-17 Mayıs 2010
40- 1. İrsen Küçük Hükümet
17 Mayıs 2010-6 Nisan 2011
41- 1. İrsen Küçük Hükümet Değ.
6 Nisan 2011-10 Eylül 2012
42- 1. İrsen Küçük Hükümet Değ.
10 Eylül 2012-18 Eylül 2012
43- 1. İrsen Küçük Hükümet Değ.
18 Eylül 2012-13 Haz. 2013
44- 1. Sibel Siber Hükümeti
13 Haz. 2013-02 Eylül 2013
45- 1. Özkan Yorgancıoğlu Hükümet
2 Eylül 2013-10.10.2014
46- 2. Özkan Yorgancıoğlu Hükümeti
10 Ekim 2014-16 Tem. 2015
47- 1. Ömer S. Kalyancu Hükümeti
16 Tem. 2015-20 Ekim 2015
48- 1. Ömer S. Kalyancu Hükümeti
20 Ekim 2015 -16 Nisan 2016
49- 1. Hüseyin Özgürgün Hükümeti
16 Nisan 2016 -




































































26 Kasım 2017 Pazar

YEŞİL HAT (TAMPON BÖLGE)

Kibrista Tampon bolge-Buffer Zone in Cyprus


Yeşil Hat, Kıbrıs'ın Kuzeyi ve Güneyini birbirinden ayıran tampon bir bölgedir. İngiliz Barış Kuvvetlerindeki (BM Barış Gücünden önceki Misyon) Tüm General Peter George Francis Young, şiddetin üst seviyede olduğu ve Türkler ile Rumların ayrılmalarının da tartışıldığı  1964 yılında, yeşil yağlı kalemi eline alarak haritanın üzerinde soldan sağa doğru ateşkes hattını çizerek Kıbrıs'ı Kuzey ve Güney olarak ikiye bölmüştür. Bu ateşkes hattı sonraları "Yeşil Hat" veya "Silahsızlandırılmış Bölge"olarak tanımlanmıştır.
Yeşil Hattı, Kıbrıslı Rumlar Prassini Grammi, İngilizler ise Green Line olarak kullanmaktadır.
Tampon Bölge, Birleşmiş Milletler Barış Gücü tarafından kontrol edilmektedir. Bu bölge, Paralimni'de Aşağı Pirgo'ya Kadar Uzunmaktadır. Bölgenin uzunluğu 185 kilometredir. Yaklaşık 10 bin insan Yeşil Hat üzerindeki yerleşim yerlerinde yaşıyorlar. Bu yerleşim yerleri; Pile, Denya, Kiracıköy ve Trulli'dir. Bazı bölgelerinde ise, insan elinin değmediği ve Kıbrıs florası ile faunasının rahatça can bulmaktadır. Bu hat 346 kilometre karelik bir alanı kapsamaktadır. Tampon bölgenin genişliği 20 metre ile 7 kilometre arasında değişikik göstermekedir.

Birleşmiş Milletler Barış Gücü Yeşil Hattı 3 bölgeye ayırarak, 3 birim tarafından yönetmektedir.
1. Bölge: Erenköy'den (Koççina) Mammari'ye kadar olan bölgeyi kapsar. Bu bölge yaklaşık 90 kilometredir.
2. Bölge: Mammari'den Lefkoşa'nın Batısına kadar olan bölgeyi kapsar. Bu bölge de yaklaşık, 30 kilometredir.
3. Bölge: Kaymaklı'dan Derinya'ya kadar olan bölgedir. Bu bölge de yaklaşık, 65 kilometredir.

Dünyanın farklı sorunlu bölgelerinde de Yeşil Hat tanımlaması kullanılmaktadır. Bunlar sırasıyla;
1.
1.1 İsrail Yeşil Hattı: Suriye, Ürdün ve Mısır Arasında
1.2 Şehir Hattı: İsrail Ürdün Arasında (Kudüs'ü Bölen hat-1948-1967)
2. Lübnan Yeşil Hattı: Müslüman ve Hristiyanlar arasındaki hat (Lübnan Sivil Savaşı: 1975-1990).
3. Sir Creek Yeşil Hattı: Hindistan ve Pakistan arasındaki hat.
Dünyanın diğer bölgelerindeki yeşil hatlarla ilgili detaylı bilgiler bir başka yazının konusudur.

Referans:
https://unficyp.unmissions.org


 

24 Kasım 2017 Cuma

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İdari Yapılanması

13 Şubat 1975'te kurulan Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi'nin oybirliği ile aldığı kararla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur.

Kırbıs Türk Federe Devletin'de 3 İlçe (Lefkoşa, Gazimağusa, Girne İlçesi), 8 Bucak (Lefkoşa İlçesine bağlı Lefkoşa, Güzelyurt, Lefke bucağı, Gazimağusa İlçesine bağlı Gazimağusa, Geçitkale, İskele, Mehmetçik Bucakları, Girne İlçesine ise Girne Bucağı) ve 186 yerleşim yeri bulunmaktaydı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ise 6 ilçe (Lefkoşa, Gazimağusa, Girne, Güzelyurt, İskele, Lefke), 12 Bucak, (Lefkoşa , Değirmenlik , Gazimağusa , Geçitkale , Akdoğan , Girne , Çamlıbel , Güzelyurt , İskele , Mehmetcik , Yeni Erenköy , Lefke) ve 187 yerleşim bulunmaktadır.

































































































Referans: 
1. 9/1980 Mülki Yönetim Ve Bölümleri Yasası 
2. 33/1988 Mülki Yönetim Ve Bölümleri Yasası

13 Kasım 2017 Pazartesi

Yazılı Olmayan Kurallara Göre Kimler Milletvekili Adayı Olmalı


Bu yazım, mesleğin verdiği özgüvenle, klavyenin tuşlarından kısa sürede düşüverdi.   
Son dönemlerde siyasi arenada yapılan eleştirilerin hat safhaya ulaşmasının sonucu olarak, halkta yeni vekillere karşı bir sempati olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bunun idrakinde olan yeni aday adayları gerek ücretli, gerekse ücretsiz siyasi partilerin kapısını çalmakta veya siyasi partiler tarafından kapıları çalınmakta. Bunların dışında, hevesli adaylar seçime bağımsız olarak da katılma şansını yakalayabilecektir.  

KKTC vatandaşları gerekli nitelikleri taşıdıkları takdirde, aday olmalarında herhangi bir beis bulunmamaktadır. 

Çünkü,  Milletvekili olmak Anayasal bir haktır. 
"Yirmibeş yaşını bitirmiş olan her yurttaş seçilme hakkına sahiptir" (KKTC Anayasası Madde 68.2)

Seçilme hakkına sahip herkes aday olabilmeli mi?

Bence Kakafoni yaratmadan aday olunmalı...

Seçim ve Halk Oylaması Yasası'nda yapılan değişiklik sonucu adayların işi biraz daha zorlaştı. Eskisi gibi salt bağlı bulunduğu bölgenin insanlarından oy talebinde bulunması artık kifayetsiz kalacaktır. Bireysel yaklaşımdan çok toplumsal hareket edebilen adaylar bu seçimde biraz daha avantajlı konumda yer alabilecektir.

Yazılı olmayan kurallara göre kimler aday olmalı? (Siyasalda okurken böyle bir ders yok)

1. Vizyon Sahibi: İleriye görebilen ve ileriye yönelik bir ülküsü olanlar,

2. Vizyonu doğrultusunda Misyon (Görev) Bilinci Yüksek: Yaratılan ülküye ulaşmak için kendisine görevler listesi oluşturanlar

3. İçsel Motivasyonu Üst Seviyede: Politikaların toplumun yararına yapıldığının bilincinde olanlar

4. Dışsal Motivasyonu Alt Seviyede: Politikaların ücret ve mevki adına yapılma güdüsü olmayanlar, 

5. Kendi Yeteneklerini Sürekli Yenileyen: Kendi alanında en iyisi olmak için sürekli olarak eğitimlerle kendini yenileynler. 

6. Toplumla Bütünleşmiş: Sürekli olarak toplumun içinde, toplumun sorunlarını dinleyerek, toplumun sesini kendi egosunun sesinden önde tutanlar,

7. Sorunlara Duyarlı: Vizyon ve misyonu göz önünde tutarak, olumsuzluklardan rahatsızlık duymak ve onları sorun olarak görenler,

8. Çözüm Odaklı: Sorun olarak gördüğü olumsuzluklara yönelik çözümler geliştirenler. Einstein'in "Problemi yaratan beyin, çözüm olamaz" söylevini kendine şiar edinenler, 

9. Pragmatik Yaklaşmalı: Sorunların çözümünde yaratıcı fikirler sunabilenler

10. Edilgen olmamalı: Sorunların çözümünde başkasının değil kendine özgü fikirlerini ortaya koyanlar,  

11.Yasa Yapmaya Kendini Adamalı: Toplum yaşamını düzenleyen mevcut Yasal Mevzuatların güncelleştirilmesi veya yeni oluşturulması gereken onlarca Yasal Mevzuatın gerekliliğinin farkında olanlar ve bunların Meclis'ten çıkması için üstün gayret göstermesi gerekenler,

12.Sosyal Medyayı Etkin Kullanmalı: Ninelerimizin bile sosyal medya hesabı bulunduğunu farkında olanlar. Bir hafta önce açılan hesapların işe yaramayacağını bilenler.

13. Kaybetmenin Varlığından Haberdar Olma: Seçim sonunda herkesin kazanamayacağı ve kaybetmenin de seçenekler arasında olduğundan haberdar olanlar. Haberdar olma, kaybetmenin oluşturacağı travmanın kısa sürede atlatmasına yardımcı olacaktır.




Her Aday Anayasal Hakkını kullanarak aday olmalı.
Adaylara çıktıkları bu meşakatli yolda başarılar dilerim.
  





10 Ekim 2017 Salı

Türkiye-ABD İlişkisine Güneyden Bakış


İki aşığın balayı süreci, 1949’daki Marshall Planı ile başlamış, 15 yıl gibi kısa bir sürede tehditleri oluşturan harflerin kağıttan çıkacak cinsten olan Jonhson mektubuyla aşkta çatırdamalar yaşanmıştır. Daha sonra, söz dinlemeyen küçük aşığın başı Ecevit hükümeti, 1 Temmuz 1974’te yasaklı olan Afyonu tekrar ekecem ve Amerikan ahalisinin kafasını bulduracam moduyla büyük aşığa kafa tutmuş (ABD’ye göre Türkiye’de üretilen haşhaşın %80’i ABD’de afyon olarak kullanılmaktaydı), akabinde 16 Ağustos 1974 2. Kıbrıs Barış harekatının sonlanmasıyla da, ABD’deki dinamikler devreye sokularak, afyon krizi neticesinde gündemde olan silah ambargosunu yürürlüğe koymuştur. 12 Eylül darbesindeki ABD parmağı ile ilişkiler düzelmeye başlanmış, Özal döneminde ise, gerek Batıya dönük dış politikası, gerekse imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasıyla ilişkide süreklilik sağlanırken, Tayyip Erdoğan dönemindeki 1 Mart tezkeresine kadar da sürmüştür (Tezkerenin geçmemesi Barzani’ye yaramıştır, neye nimet, neye kısmet). Sonrasında Türkiye, İran ambargosunu delme adına, Rıza Sarraf silahını masaya sürmesiyle, kırılma riski olan fay hattı çatırdamıştır. Türkiye 15 Temmuz darbesinde travmatik dejavu yaşayarak, darbenin içinde ABD olma şüphesi üst seviyeye çıkmıştır. Kısacası, TC-ABD arasındaki ilişki karşılıklı çıkar doğrultusunda inişli çıkışlı grafik çizmiştir. Bugünlerde gördüğümüz ilişkideki sarsılma, birbirlerine olan ihtiyacın üst seviye çıktığı zaman tekrardan düzelecektir. Bu sebeple, her iki taraf süreçte itidalli olmazsa, başlarının ağrıması olasıdır. Bu arada, diplomasi en güçlü araç, kullanmasını bilene..

20 Eylül 2017 Çarşamba

Serbest Ticaret Baskısında Korumacılık Politikasının Uygulanması


Ekonominin her döneminde yandaşları ve karşıtları olan, zamanla canlılığını yitirmeyen, geçmişi çok gerilere gitse de gündemden hiç düşmeyen ezeli sorunsallar arasında müdahaleci veya özgürlükçü devlet, denk bütçe-açık bütçe, ithal ikameci sanayileşme - ihracata yönelik sanayileşme, piyasa-regülasyonu gibi sorunsalları yer almaktadır. Serbest ticaret ile korumacılık sorunsalı da “yılların yıpratamadığı” bu sorunsalların en esaslıları arasında yer almaktadır.
Serbest ticaret ve korumacılık tartışmaları Merkantilist (16.-17.yy - Bir milletin refahı anaparanın miktarına bağlıdır) ve Fizyokrat (18.yy - Gelir ve servetin tek kaynağı tarım) görüşlerin yaygın olduğu dönemlere kadar geriye gider. Yerli üretimin mevcut olduğu ülkelerde, yerli sanayiyi, iç piyasayı veya yerli sanayilerde çalışan işgücünü himaye etmek amacıyla korumacılık politikası uygulamaktadır.  Fakat, bu politikalara karşı geliştirilen argümanlar ise, daha yüksek refah, daha kaliteli, daha çeşitli ve daha ucuza mal ve hizmet temini için serbest ticaret politikasını savunmaktadır. 
Dünya Ticaret örgütü, üye ülkeler arası ticarette liberalleşmenin sağlanması için çeşitli görevleri yerine getirmektedir. Bunlar; çok taraflı ve çoklu ticaret anlaşmalarını uygulamasını ve denetlemesini sağlama, ticari uyuşmazlıkları çözüme, üye ülkelerinin ulusal ticaret politikalarını izleme ve küresel düzeydeki ekonomik politikalarla ilgili kuruluşlarla işbirliğinin sağlanmasının yanında gelişme içinde yer alan ekonomileri, çok taraflı ticaret sistemi ile bütünleşmelerine yardımcı olmaktadır.
Dünya Ticaret Örgütü’nün temel ilkeleri ve prensipleri arasında yer alan, Ulusal Muamele Kuralı, üye ülke piyasalarındaki yerli ürünlere uygulanan ticaret rejiminin ithal mala uygulanmasını de önermektedir. Bu politikanın uygulanması, ithal ürünlerin yerli üretimin girdi maliyetinin altında ülkeye girmesine ve ilgili yerli sektörün rekabet gücünün azalmasına sebebiyet verme riskini taşımaktadır. 
Diğer ilke ve prensip olan Tarifeler Yoluyla Koruma Tarife dışı engellerin bazı istisnalar dışında tümüyle yasaklanması ve zamanla tarifelerin de giderek azaltılmasını öngörmektedir. Buda, DTÖ veya Avrupa Birliği gibi uluslararası bir örgütün üyesi olmayan ülkelerin üretim ve sanayilerini ciddi anlamda korumasız bırakımaktadır.
Ülkemizde Gayri Safi Milli Hasıla'nın %5,6’si tarım sektöründen, toplam istihdamın içindeki payı %3,6’sı, ihracatın %25,61’i tarımsal ürünler ve %58,84’ü işlenmiş tarım ürünlerinden karşılanmaktadır.  Toplam ihracat içerisinde tarımın %84,45 pay ile ülkemiz için ne denli önemli olduğunu göstermektedir.
Fakat, ülkemizdeki tarımsal üretimde girdi maliyetlerinin yüksek olması, izolasyondan kaynaklanan ek yükümlülüklerden dolayı korumacılık politikasının uygulanması kaçınılmazdır. Ayrıca, üretimin optimum seviyeye ulaşmaması ve hala daha gelişmesi yönünde alt yapı yatırımlarına ihtiyaç duyulmasından, gelişmiş ülkelere göre daha savunmasız ve korunmaya muhtaç konumundadır.
Bununla birlikte, Kıbrıs sorununun hala daha çözülememesinden dolayı, beslenmenin ulusal güvenlik bağlamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Ani gelişebilecek olası güvenlik veya savaş halinin gerçekleşmesi halinde, insan beslenmesindeki temel ürünlerin iç piyasadan karşılanması gerekliliği hasıl olacağından yerel üretimin korunması elzemdir.
Serbest ticaret denilince akla malların serbest dolaşımını sağlayan Gümrük Birliği gelmektedir. Avrupa Birliği’nin dış ticareti salt Gümrük Birliği’nden de oluşmamaktadır. Avrupa Birliği, tarımsal ürünlerin ithalini yasaklayan politika izlememesinin yanında Gümrük Birliği dışında yer alan ülkelerden ithal edilen ürünlere gümrük ve kota sistemi uygulamaktadır.  
Avrupa Birliği 3. ülkelerle yaptığı ticarette tarımsal ürünleri iç güvenlik bağlamında değerlendirip, birincil ürünlerde ülkedeki üretimin miktarına göre dönemsel vergileri veya tercihli vergileri kullanmaktadır. Dönemsel olarak uygulanan vergilerde, ürünün üretildiği döneme göre ülkeye giriş fiyatı belirlenir ve o fiyatın altında gerçekleşmesi durumunda gümrük vergisinin yanında kota sistemi de uygulamaktadır. İşlenmiş tarım ürünlerinde ise ürünün içeriğine göre teknik vergi ve kota sistemi uygulamaktadır. Bununla birlikte, süt ürünleri arasında yer alan mozarella, çedar, edam, kaşkaval ve tulum peynirini stratejik ürün olarak değerlendirilip her 100 kg için yüksek kota vergisi uygulamaktadır.
Türkiye’yi incelediğimizde ise, yerel üretimin korunması için korumacılık politikaları uygulamaktadır. Önümüzdeki dönemde, tarımsal ürünlerin Gümrük Birliği kapsamına alınması yönünde görüşmeler başlamış ve gerçekleşmesi halinde ise TC-AB arasındaki tarımsal ürünlerin ticaretinde gümrük ve diğer tarife dışı engeller kaldırılacaktır. Eğer, tarımsal ürünler Gümrük Anlaşması kapsamına alınmazsa, Türkiye ayrıcalıklı ülke statüsü devam edecektir. Fakat, Gümrük Birliği dışındaki ülkelerle yapılacak tarımsal ürünlerin ticaretinde yüksek gümrük vergisi uygulaması devam edecektir. Özellikle, Türkiye’de üretilen et ve süt ürünlerini stratejik olarak değerlendirip, ülke içindeki üretimin korunması için ithal ürünlere yüksek gümrük vergileri uygulamaktadır. Bitkisel üretimde ise, muza uygulanan yüksek gümrük vergisi ülke içindeki muz sektörünün rekabet etme şansı tanımaktadır.
Kuzey Kıbrıs’taki süt ve süt ürünlerinin ithalatında ise, içeriğindeki yağ oranına göre değil, ithalatı gerçekleştirilecek miktar baz alınarak Gümrük Vergisi uygulanmaktadır. Avrupa Birliği süt ve süt ürünlerin ithalatında yukarıda belirttiğimiz gibi teknik vergi uygulamaktadır. Örnek verecek olursak, Avrupa Birliği süt ithalatında muhteviyatındaki yağ oranına bakarak, yağ oranı %1,5 ve altında ise, her 100 kilograma 125 € gümrük vergisinin yanında her 100 kg için 119 €’da kota vergisi almaktadır. Fakat, yağ oranı %1,5 üzeri ise,  her 100 kilograma 1,19 € gümrük vergisinin yanında her 100 kg için de 21 € kota vergisi almaktadır. Kısacası, yağ oranı arttıkça, ödenen gümrük ve kota miktarında azalma gözlemlenmektedir.

Özetle, Kuzey Kıbrıs’ın mevcut jeo-politik ve sosyo-ekonomik koşulları dikkate alındığında, korumacılık politikasının uygulanması elzem olmasının yanında özellikle, süt ve süt ürünlerinin ithalatında Avrupa Birliği ve Türkiye’de olduğu gibi ithal edilecek malın muhteviyatına göre değerlendirilmesi gerekmektedir. 



19 Haziran 2017 Pazartesi

LEFKE TARIMINA ÖZET BİR BAKIŞ


Kuzey Kıbrıs'ın tarım sektörü, beslenme ve iş gücüne etkisi, milli gelire katkısı ve sanayi sektörüne sağladığı ham madde ile ekonomik, sosyal bir sektör olma özelliğini koruyor. Özellikle, Lefke bölgesindeki tarımsal faaliyet sonucu ortaya çıkan üretimin, sosyo-ekonomik yapıya sağladığı katkısı yadsınamaz bir gerçektir.
Lefke bölgesinde tarımsal faaliyet süreci, ülke şartları ile ayni paralelde seyretmiştir. Tarım, İngiliz yönetiminin adaya gelmesiyle birlikte, bilimsel temellere dayalı yapılmaya başlanmıştır. Lefke’ye bağlı yerleşim yerlerinin hemen hemen tümünde bitkisel ve hayvansal üretim yapılmaktadır.

Bitkisel Üretim
Lefke bölgesindeki belli başlı ürün gruplarını aşağıdaki tablodan sıralanmaktadır.
ÜRÜN
ÜRETİM ALANI (DÖNÜM)
ÜRETİM MİKTAR
TON
Narenciye
7.285
22.615
Zeytin
1.335
510
Patates
(Yılda 2 Kez)
700 X2=
1.400 Dönüm
4.000
Çilek
95
295
Hurma
167
30
Ceviz
97
87

Yukarıdaki tablodan görüldüğü üzere, bölge çiftçisi verimli toprak ve suyun avantajını kullanarak sulu tarım yapıldığı görülmektedir. Narenciye ve patates ürünlerinin Kuzey Kıbrıs’ın ana ihraç malları arasında yer aldığını göz önünde bulundurursak, Lefke’de üretilen ürünlerin Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya ciddi katkısının olduğunu belirtebiliriz.
Ülke narenciye ekim alanlarının yaklaşık %20’si, patates ekim alanlarının %21’i, zeytin ekim alanlarının %6’sı Lefke’de bulunmaktadır. Gazimağusa ve Lapta bölgesinde narenciye sektöründeki gerileme hatta yok olma sürecinin yaşanması, Lefke narenciyesini ekonomide önemli bir seviyeye yükseltmiştir. Son dönemlerde, ülke içindeki zeytine olan talebin artması ve zeytinyağı ithaline izin verilememesi Lefke içerisinde zeytin plantasyon alanlarının artmasını sağlamıştır.
Yumru bitkiler arasında yer alan Kolokasın üretimi de ülkenin ihtiyacını karşılamaktadır. İklim şartlarının bölgede uygun olması, Avokado, Mango, ve diğer tropik meyvelerin yetişmesine de olanak sağlamaktadır.
Son dönemlerde, bölgede yapılan festivallerin üretime de önemli katkısı olmuştur. Üniversite öğrenci sayısının ciddi artış göstermesi, üretime olan talebin de ayni oranda artmasını sağlamıştır. Tarladan toplama faaliyetini, Kuzey Kıbrıs'a yayılmasını sağlayan çilek üreticileri de, üretim alanlarını artırmıştır.  Lefke bölgesinin Cita Slow ağına katılarak, yerel ürünlerin öne çıkarmasıyla birlikte, ürünlere olan talebin de artmasına katkı sağlayacaktır.
Bölgede işleme tesislerinin azlığı, satışların katma değer sağlamadan birincil ürün olarak gerçekleşmesini getirmektedir. Genelde, hurma, ceviz ve diğer niş ürünlerin işlenmesi ise evsel olarak gerçekleştirilmektedir.   
Bölge çiftçisi, üretime girdi tedariki yapan kooperatifin varlığının avantajını yaşarken, profesyonel anlamda üretim ve pazarlama kooperatifinin bulunmayışının da dezavantajını yaşamaktadır.

Hayvansal Üretim
Lefke bölgesindeki, hayvan sayıları aşağıdaki tablodan sıralanmaktadır.
SIĞIR
KOYUN
KEÇİ
1.216
7.652
2.538

Lefke bölgesindeki hayvan varlığı, diğer bölgelere oranla daha düşük olmasına karşın, Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya belli bir oranda katkısından bahsedebiliriz. Ülkede yer alan sığır varlığının yaklaşık %3’ü, Koyun varlığının yaklaşık %4’ü ve keçi varlığının ise yaklaşık %3’ü Lefke’de bulunmaktadır. Bölgede yapılan hayvancılık ağırlıklı olarak besicilik şeklinde yapılmaktadır. Bölgede yer alan kesimhane sayesinde kesilen hayvanlar kasaplar tarafından satışı gerçekleştirilmektedir. Çiftçiler ürettikleri sütleri, iki şekilde değerlendirmektedirler. Bazı üreticiler ürettikleri ham sütü SÜTEK’e verirken, bazı üreticiler ise, ürettikleri küçükbaş sütü evsel hellim ve nor yapıp, piyasaya sürmeyi tercih etmektedirler.

15 Ağustos 2016 Pazartesi

Futbolda Değişen Oyun Kuralları (2016/2017)

FUTBOLDA DEĞİŞEN OYUN KURALLARI SUNUMU
Futbol tarihinde en geniş kapsamlı değişiklik yapılarak yeni kurallar manzumesi oluşturulmuştur. Video, 52 dakika olmasına karşın, videonun her saniyesi ayrı bir öneme haizdir. 






Ayrıca, futbol oyun kurallarının başlangıcı hakkında yaptığım araştırma için detay.....    


Futbolda Değişen Oyun Kuralları (2016/2017)

FUTBOLDA DEĞİŞEN OYUN KURALLARI SUNUMU
Futbol tarihinde en geniş kapsamlı değişiklik yapılarak yeni kurallar manzumesi oluşturulmuştur. Video, 52 dakika olmasına karşın, videonun her saniyesi ayrı bir öneme haizdir. 
Ayrıca, futbol oyun kurallarının başlangıcı için detay.....    





Futbolda Değişen Oyun Kuralları (2016/2017)

FUTBOLDA DEĞİŞEN OYUN KURALLARI SUNUMU