6 Ocak 2018 Cumartesi

2020 Sonrasında Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası Ne Olacak?

Kuzey Kıbrıs, Annan Planı sonrasında yürürlüğe giren 10. Protokol ve Mali Yardım Tüzüğü çerçevesinde Avrupa Birliği ile iki ilişkilerini sürdürmektedir.

Avrupa Birliği Yasal Mevzuatlarının uyumlaştırma sürecinde farklı politikalarla yüzleşmekteyiz. Bunlardan en önemlisi, Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasıdır (OTP).

Avrupa Birliği, her 7 yılda bir kendi politikalarını güncellemektedir. Kuzey Kıbrıs ilk başlarda OTP'nin 2006-2013 dönemindeki politikaları özümseyene kadar Avrupa Birliği 2014-2020 politikalarını yürürlüğe koydu. Bu politikalara alışamadan Aralık 2017 itibariyle 2021-2027 dönemindeki OTP'nin evrilmesini sağlayacak politikaları görüşmeye başladı.

Ortak Tarım Politikası Nedir?

Ortak Tarım Politikası, kısa bir tanımlamayla anlatacak olursak, Avrupa Birliği tarımsal üretimi ve üreticilerin yaşam seviyesini artırmak ve arzın devamlılığını sağlayarak piyasaları istikrara kavuşturma hedefiyle 1960 yılında kuruldu. 



OTP ile üye devletlerin tarım politikalarını ortak akılda yönetmektedir. Temel amacı, tarım piyasalarını destekleyerek üye olmayan devletlere karşı korumaktadır.

2020 Sonrası Ortak Tarım Politikasındaki Değişiklikler Nelerdir?


Avrupa Birliği, yeni fırsatlara ve zorluklara adapte olabilmesi için en eski politikasının değiştirilmesine yönelik yeni öneriler üzerinde çalışmaktadır. Bu değişiklikler, OTP'de devrim nitelikli olmasa da evrimleşme süreci yaşanacağı aşikardır.

Avrupa Birliği, daha sürdürülebilirlik, basitlik ve esneklik ilkesi çerçevesinde Gıda ve Tarım alanında yönünü değiştirecek. İklim değişikliği, biyo çeşitlilikteki kayıp ve fiyat dalgalanmalarının yarattığı yüksek riske global bir çözüm getirmek için daha basit, az bürokrasi ve sonuç odaklı çözümler sunmayı hedeflemektedir. Özellikle, çiftçilerin desteklenmesinin yanında iklim değişikliği, çevrenin ve biyo-çeşitliliğin korunmasında önemli roller üstlenilecektir.


Yeni Yaklaşımlar Nelerdir?

1. Yerelden Yönetim İlkesi

"Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası Brüksel'den Yönetilir" deyimi tarihe kavuşacaktır. Her ülkenin nevi şahsına münhasır özelliklerinden dolayı, AB merkezinin belirlediği koşullara üye ülkeler uyum sağlamada sıkıntılar çekmesinin yanında Brüksel'in yarattığı ağır bürokratik koşulları da belirtebiliriz.

Merkezin üye ülkelere yetki devri ile bahse konu olumsuz şartlardan uzaklaşılmış olunacaktır.

Her aday ülke, AB merkezinin ortaya koyduğu hedefler ve gereksinimleri, kendi ülke koşullarına uyarlayarak daha esneklik sağlanacak ve denetimdeki idari yükten çiftçiler kurtulacaktır.


2. Herkese Akıllı Çiftçilik


Her değişimde olduğu gibi 2021-2027 döneminde de yeni teknolojilerin kullanılmasına yönelik politikalar geliştirilecektir. Araştırma ve innovasyonda hızlı ilerleme sağlanması hedeflenmektedir.

Örneğin, geçtiğimiz döneme kadar, toprağı korumak için ürün rotasyonunun yapılıp yapılmadığını kontrol için arazi ziyaretleri zahmetli iken, günümüzde bir uydu sayesinde yerinden ve anında bilgi alabilecektir.

3. Daha Adil Olmak


Çiftliklerin büyüklüğüne göre verilen desteği göz önünde bulundurursak, çiftçilerin %20'si desteklerin %80'ini almaktadır. Bu durum da desteklerin dağıtılmasında daha adil bir ortamın yaratılmasını gündeme getirmektedir.

Ayrıca, iklim değişikliği çiftçilerin uğrayacağı riski artıracaktır. Destekler, iklim değişikliği ile mücadelede daha etkili olacaktır.


4. Çevreye Özen ve İklim Değişikliği


Tarımın ana kaynağı su ve topraktır. Bunlar, iklim koşullarından ve mevsimsel değişiklikteki artıştan dolayı olumsuz yönde etkilenmektedir.

Bu sebepten dolayı, OTP daha sürdürülebilir bir sektör ve çevreci tarım üzerine yoğunlaşacaktır. Çapraz uyum, yeşilci doğrudan ödeme, gönüllü-çevreci tarımı ve iklim önlemlerinde sonuç odaklı fakat daha esnek bir yapı oluşturulacaktır. Üye ülkeler, zorunlu ve gönüllü faaliyetleri, AB düzeyinde belirlenen çevresel ve iklim hedeflerine uygun olarak belirleyecektir.



5. Kırsal Alanların Sosyo-Ekonomik Koşullarının İyileştirilmesi

OTP, Kırsal istihdamın ve kalkınmanın yanında kaliteli bir çevrenin yaratılmasında da önemli roller üstlenmeye devam edecektir.

Avrupa Birliği ve üye ülkeler, altyapı, doğal ve insan kaynaklarına yaptıkları yatırımları sürdürecektir.

Biyo-ekonomi, geri dönüşüm ekonomisi ve eko-turizm kırsal alan için önemini korumaya devam edecektir. Böylece tarımsal ürünler, biyo-enerjiden faydalanarak, biyolojik esaslı işletmelerde üretilerek atıkların azaltılmasına ve üye ülkeler arası enerji geçişine katkı sağlayacaktır.

Tarım sektörü, yeni nesil çiftçilerin yeni olgulara hazır olmasıyla gelişecektir. AB tarım sektöründe çalışan nüfusun %55'i 55 yaşın üzerindedir. Yeni nesil çiftçilerin yatırım bağlamında sıkıntıları mevcuttur. Yeni sistem, genç nesil çitçilerin tarım sektörüne girebilmesi için arazi yönetimi ve vergi indirimleri gibi farklı politikalar geliştirilecektir.



Gıda ve Tarım Sektörünün 2020 Sonrası Hedefleri


1. Bilgi ve İnnovasyon

2. Gıda Güvenliği

3. Nesiller Boyu Yenilenme

4. Gelişen Kırsal Bölgeler

5. İklimsel Önlemler

6. Çevreye Duyarlı

7. Dayanıklı Tarım Sektörü

8. Adil Gelir



Referans:

Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasının Geleceği Raporu, Aralık 2017.


      

24 Aralık 2017 Pazar

Barnabas Manastırı ve Barnabas İncilinin Gizemi Nedir?


Josef (Yusuf) namıdiğer Barnabas, Suriye'deki Levi Sülalesinden gelen zengin Yahudi bir ailenin oğlu olarak Kıbrıs'ın doğusunda yer alan Salamis'te doğdu. Orthodoks hadislerinde, Roma İngiltere'sinde (43-410) ilk piskopos olan Kıbrıslı Yahudi Aristobulus'un kardeşi olduğu belirtilir. Ayrıca, Kıbrıs Ortodoks Kilisesi'nin ilk kurucusu ve koruyucusuydu.  



Barnabas, at eğitimi için gittiği Tarsus'ta Aziz Paul'la (Apostolos Pavlos) tanışarak Hristiyanlığı kabul eder. Kilise, Barnabas'ı Aziz Paul ile birlikte İlk eğitim için  Antakya'ya gönderir. 

Hristiyalığı kabul ettiği M.S 33 yılında, ailesinden kendisine kalan arazileri satarak, elde ettiği parayı  din uğruna havarilere dağıtır (Elçilerin İşleri; Acts:4.36-37).

Ayrıca, Dini eğitim için Filistin'e yaptığı ziyarette, Marangoz Jesus namıdiğer İsa ile karşılaşır. İsa, etrafına topladığı gençlere yeni inanışlar hakkında bilgiler vermekteydi. 


Barnabas, toplantılara ve yemeklere katılarak İsa ile teşrikimesai içinde yer almıştır. İsa ile birlikte 3 yıl boyunca yan yana tüm baskılara rağmen inançlarını yaymaya devam etmişlerdir.  

Kilise, Barnabas'ı Kudus'teki tahsili sırasında Salamis Piskoposu olarak kutsar. Onun adı artık Aziz Barnabas'tır (Acts14:14) 

Barnabas, İsa'nın 12 havarisi arasında yer almasa da, Hristiyanlığı yayan 70 kişilik Havarilerinden biriydi (Bazı kaynaklarda Havari sayısı 72 olarak belirtilmektedir).

Barnabas, İsa ile çarmıha gerilmeden önceki gece yemeğinde son defa buluşmuştur. Bu yemekte, ekmekle şarap içilmiştir. Son akşam yemeği, Rönesans döneminde yoğun şekilde resmedilmiştir.    



Barnabas, Aziz Paul ile birlikte Hristiyanlığı yaymak için doğduğu Kıbrıs'a geri gelmiştir. Kıbrıs'taki çalışmalarına John Mark da katılır. Ayrıca, Kıbrıs ve Anadoluda Hristiyanlığın yayılmasına yönelik vaaz vermişlerdir.

Bu çalışmalar sonucunda, Baf'ta hakimiyet süren Roma Valisi Sergius Paulus'u Hristiyan olmaya ikna etmişlerdir. Böylece, Kıbrıs Hristiyan bir Vali tarafından yönetilmeye başlanmıştır.




Barnabas ve arkadaşları, Kıbrıs'ın çeşitli bölgelerinde ziyaretlerde bulunarak vaazlar vermekteydiler. Öğretilerini Yahudi halka yaymak için Kıbrıs'a yaptığı 2. ziyarette, doğduğu şehir olan Salamis'e geri döner (Ms.56 veya 57) ve tutuklanır. Salamis kentinde bulunan karanlık bir hücrede hapsedilir, taşlanır ve yakılır. 


Bazı kaynaklara göre, hapsedildiği karanlık hücrenin yanındaki Sinagog'da vaaz verirken yakalandı. Rivayet'e göre, cesedi denize atılmak için ketene sarılarak bir bataklığa saklandı. 


Bu olayları izleyen, John Mark ile Barnabas'ın öğrencileri Timon, Rhodon ve Ariston, cesedi bataklıktan çıkardılar ve Salamis'in Batısında yer alan bir harup ağacının altındaki mağraya gömdüler. Ayrıca, St. Mathews'in incilini de göğsüne koydular (Buradaki soru işareti ise; Neden kendi incilini değil de, yine kendi el yazması ile kaleme aldığı Mathews'in incili Barnabas'ın göğsüne kondu). Ayrıca, göğsüne konan İncil'in kendi el yazması olduğu, 1698 yılında yayınlanan Acta Sanctorum'da belirtilmiştir.

Yahudiler, cesedin kaybolduğunu fark eder ve John Mark ile öğrencileri Lefkoşa'nın Güneyi'ndeki Pareskevi mağralarına kadar takip eder fakat bulamazlar. Bunlar, Gemikonağı Limanından adadan ayrlır.  

Rivayete göre, Barnabas'ı rüyasında gören Piskopos Anthemios mezarın yerini öğrenir ve açılmasını talep eder. Açılan mezarda göğsünde St. Mathews'in incili bulunan bir ceset bulunur ve bunun Barnabas olduğuna inanılır. 

Piskopos bu keşfin haberini İstanbul'daki Zeno'ya bildirir ve Kıbrıs Orthodoks Kilise'sinin, İstanbul, İskenderiye, Antakya ve Kudüs gibi  özerkliği tanınmıştır. Bu durum, 4 ayrı freskte anlatılmaktadır.

Ayrıca, imparatorun bağışıyla, gömünün bulunduğu yere M.S 478'de bir manastır ve kilise inşaa edilir. Bulunan kemikler de bu kiliseye taşınır. Daha sonra bu kemiklerin parçaları adadaki manastırlara dağıtılır.




Kilise, MS. 7.yy Arap akınları döneminde yıkılır ve kalıntıları 1930'lu yıllarda yapılan kazılarda gün yüzüne çıkar.
Başpiskopos Philotheos 1756 yılında Manastırın son şeklini vermiştir.

1941 yılındaki yer sarsıntıları sonucunda manastır zarar görse de 1962-1963 yılında tamir edilmiştir. Kilisenin çanı ise 3 kardeş kesiş tarafından 1958 yılında inşaa edilmiştir.

Bu manastır, Hristiyanlık aleminin çok önem verdiği merkezlerin başında gelir. Manastır, bir kilise, avlu ve avlunun üç tarafında papazların yaşadığı odalardan oluşur. Papazların burada yaptığı ikonlar tüm dünyaya ihraç edilmiştir. 

Günmüzde Manastır, ikon ve Arkeoloji müzesi olarak ziyaretçilere hizmet vermektedir.

Barnabas İncili

Barnabas, İsa ile birlikte üç yıl boyunca geçirdiği mücadele sonucunda, İsa'nın hayatı ve vaazlarının yer aldığı kitabı yazar. Bu kitap, Barnabas'ın İncili (Evangelium nomine Barnabae/Gospel of Barnaba) diye de tanımlanmaktadır. Kitabın dili İsa'nın kullandığı Aramice dilinde ve Süryani alfabesinde yazılmıştır.

Barnabasın İncili ve Tevhid inancı (Allah'ın Birliğini Savunma) MS. 325'e kadar İskenderiye Kiliselerinde ve asırlar boyu Antakya Bölgesinde etkili olduğu gözlenmektedir. 

Barnabas İncili'nin 2 adet el yazması vardır. Bunların biri, İspanyolca diğeri ise İtayanca olarak kaleme alınmıştır. Fakat, İspanyolca yazılı el yazması kayıptır. Günümüzde varolan Barnabas İncili İtalyanca el yazmasının çevirileridir. 

Bununla birlikte,teslisi benimseyen (Baba-Oğul-Kutsal Ruh) Barnabas Mektupları (Epistel of Barnabas) da bulunmaktadır. 

Barnabas İncili'nin İlk Yasaklanış Süreci

Hristiyan dünyasının asırlar boyu İncil ile Mektup arasında yaşadığı gelgitler, çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Roma Kilisesi, kendi fikirlerine ters düşen İncili sürekli şekilde buyrultularla yasaklamış, Apokrifa ilan etmiş ve Decretum Gelasianum'un da yayınlanmasıyla Aykırı kitap listesine eklenmiştir.

1. Pavlus, Barnabas'la ters düşerek, kendi düşüncelerini baskın kılmak için Teslis'i, Pavlus Kilisesi'nin resmi inancı olarak ilan etmiştir. Bunun etkisiyle, 325 yılında gerçekleşen İznik Konsülü'nde yaklaşık 300 kadar İncil'den Teslis'i benimseyen yalnızca 4'ünü kabul edilmiştir. Bunlar;
A. Matta İncili
B. Markos İncili
C. Luka İncili
D. Yuhan İncili
Ayrıca, İznik Konsülü'nde Barnabas İncili'nin de aralarında bulunan diğer tüm İnciller yok edilmesi emredildi.

2. Papa Damasus MS.366 yılında Barnabas İncilinin okunmaması için buyrultu yayınlar. Bu buyrultu, Sezerya Piskoposu Gelasus tarafından MS.395'te desteklenir ve Barnabas İncilini Fal kitapları listesine almasının yanında bahsekonu İncili Apokrifa (Kabul edilen dinin parçası olmayan) olduğu belirtilir.  


3. Papa I.Glasius, Barnabas İncilini M.S 496 yılında yayınladığı Decretum Gelasianum'da Aykırı Kitap olarak ilan edilmiştir. Bu döküman günümüze ulaşan evraklar arasındadır. Bu İncil içinde yer alanları tamamen red edilmesinin yanında, yazanları ve takipçileri de Roma Katolik Kilisesi'nden uzaklaştırılma ve aforoz prangasıyla sonsuza dek lanetlenmelerini emreder.     


Barnabas İncili'nin Zaman İçinde Yolculuğu

Tüm engellemelere rağmen, Barnabas'ın İncili'nin el yazmasını elinde bulunduran Papa Sextus'a yemekli misafirliğe gelen rahip Fra Marina, Papa Sextus'un yemek sonrası uykuya daldığında, kişisel arşivinde bulunan İtalyanca el yazmalı Barnaba İncili'ni alır ve Vatikan'ı terk eder. Bu el yazması, elden ele dolaşıp, Prusya Kralı'nın danışmanı Frederick Cramer'e eline geçer. Cramer el yazmasını, 1709'da sarayın prensi Eugene'ye sundu. Prensin tüm kütüphanesi ile birlikte el yazması da Hofbibliothek'e geçti ve hala oradadır. 

İtalyanca el yazmalı İncil Lonsdale ve Laura Ragg tarafından İngilizce'ye çevrilerek Oxford Üniversitesi Basımevi tarafından 1907 yılında basılıp yayınlandı fakat tüm nüshalar piyasadan kayboldu. 

Bir söylentiye göre, İncil'in yayım ve satımdan önce haberdar olan Vatikan, satış noktalarında rahip ve rahibelerden uzun kuyruklar oluşturarak tüm basımları topladı. Fakat, dağıtım öncesi bazı kütüphanelere gönderilen basımlar gözden kaçtı. Şu anda 1907 tarihli İngilizce basımının bilinen iki nüshasının biri British Museum'da diğer ise Washington Kongre Kütüphanesinde bulunmaktadır. 

Kongre Kütüphanesindeki nüshanın mikrofilm kopyasını alan Pakistanlı Müslüman 72 yıl sonra kitabın yeni bir baskısını 1979 yılında yapmıştır.


Anadoludaki Barnabas Nüshası

1983 yılında Hakkari civarlarındaki bir mağrada İsa Peygamberin Konuşma dili olan Arami dilinde ve Süryani alfabesinde yazılmış ceylan derisinden bir Barnabas İncili bulunmuş ve Aramice uzmanı Hamza Hocagil bazı sayfalarını çevirisini yapmıştır. 

Barnaba İncilinde Neler Vardı

1. İsa'dan sonra bir başka Peygamber olan Hazreti Muhammedin doğumundan 75 yıl önce dünya geleceğine müjdeler, 

2. İsa'nın tanrı değil, peygamber olduğu ve Meryem'in de Tanrının annesi değil, normal bir insan olduğu belirtilir ve Hristiyan öğretisinin  Baba-oğul-kutsal ruh savı ile ters düşer


3. Çarmıha Gerilen İsa değil, ona 30 gümüş karşılığında Yahudi Sanhedrin Meclisi'ne ihbar edip ihanet eden Yehuda olduğunu belirtir ve Hristiyanlıktaki Kefaret olayı ile ters düşer 


4. Barnabas'ın İncili İsa'nın Dili Aramice'de yazılmasına rağmen, Hristiyanlığın kabul ettiği 4 İncil Aramice'de yazılmamıştır.



Sonuç olarak 

Günümüzde, dinsel açıdan ne türlü tartışmalar yaşanırsa yaşansın, varolan bir gerçek, Barnabas Kıbrıs'lıdır. Barnabas ve İncili hala daha gizemini korumaktadır. Bu gizem, Kıbrıs'a gelen birçok turistin ilgisini çekmektedir.   




Ref.
1. Nesim Ali ve Öznur Şevket: "Kıbrıs Efsaneleri
2. Bağışkan, Tuncer. "Aziz Barnabas Manastırı" Yenidüzen Gazetesi.1.1.2011 (http://www.yeniduzen.com/aziz-barnabas-manastiri-31439h.htm) 
3. Sarı, İbrahimç"Barnabas İncili"     
4. http://biblehub.com/commentaries/acts/14-14.htm
5. https://en.wikipedia.org/wiki/Barnabas
6. https://en.wikipedia.org/wiki/Gospel_of_Barnabas
7. http://www.barnabas-incili.com/
8. Necmi Belge ile söyleşi notları

14 Aralık 2017 Perşembe

Kıbrıs Cevizinin Faydaları Nelerdir ve Ceviz-Macunu Nasıl-Yapılır?

Bu yazım, çocukluğumdan kalan anıların bir yansıması olacak. 
Baba, elindeki kamışla ağaçtaki cevizleri silkelemeye çalışırken, çocuk kendisine yardımcı oluyordu. 
Özellikle, arga (küçük su kanalı) düşen cevizlerin uzaklaşmaması için suyun içindeki cevizi kovalaması, çocuğun en mutlu olduğu andı. 


Ceviz

Yerli ceviz, Kıbrıs'ın niş ürünleri arasındadır. Özellikle, iklimsel koşulların da etkisiyle Maratasa'dan Lefke'ye uzanan bölge ile özdeşleşmiştir.

Lefke'deki festivallerin yarattığı sinerji ile Kuzey Kıbrıs'ta yerli cevizin popülaritesi bir o kadar daha yükselmiştir.

Ceviz'in macunu yurt dışından gelen turistlerin denemesi gereken ender lezzetlerin başında gelir. Özellikle, Kıbrıs'a özgü ceviz macununun lezzeti muhteşem ötesidir.

Yazımda, ceviz üretimine dair kısa bir bilgi paylaştıktan sonra, cevizin tüketim şekilleri ve faydalarından bahsedeceğiz.


Ceviz Yetiştiriciliği Nasıl Yapılır

Kıbrıs'ta yerli ceviz yetiştiriciliği, iklim koşullarından dolayı sınırlı bölgelerde yapılmaktadır. Cevizin bir çok çeşidinin soğuklama ihtiyacı (800-1700saat) yüksek olup, genellikle, yüksek yerlerde yapılmaktadır. 



Aşırı yaz sıcakları yeşil kabukta, yapraklarda yanmalara ve meyvelerde büzülmelere sebep olduğundan dolayı ceviz yetiştiriciliği ülkede çok fazla yayılamamıştır.  

Lefke'deki su kalitesi ve toprak yapısının diğer bölgelere nazaran daha iyi olduğundan dolayı, ceviz ağacından alınan yüksek verimin yanında, cevizin kalitesine de pozitif yönde etki yapmaktadır.


Kıbrıs Cevizinin Faydaları Nelerdir 


Cevizin düzenli olarak kullanılması insan sağlığına önemli katkıları bulunmaktadır. Ceviz'in yağı, yaprağı, suyu ve kabuğunun da sağlığa yararlarını yazmakta yarar var.



Cevizin hastalıkları önleyici etkileri bulunmaktadır. Bunlar;

1. Kalp ve Damar Hastalıkları
2. Damarların Esnekliğini Koruması



Vücudumuzun üretemediği Omega yağı, Cevizin içerisinde bulunmakla birlikte, günde 4-5 adet yenen ceviz vücudun ihtiyacı olan,

a)Omega3 yağının %80'ini,
b)Demirin %20'sini
c) Mangenez'in %43'ünü ve,
d) Triptofan'ın %17'sini almış oluruz.

Ceviz ve Cevizin Yağı Faydaları:
1.  Kalp ve damarlara,
3.  Kan Dolaşımına,
4.  Kolestrole,
5.  Diyabete,
6.  Kansere karşı önleyici,
7.  Kemiklere,
8.  Romatizmal iltihaplara,
9.  Beyine,
10. Cilde (Özellikle, ceviz yağının egzama tedavisinde kullanılması vb.)
11. Ruh sağlığına,
12. Hafızanın güçlenmesine,

Ceviz yaprağının faydaları ise antibiyotik niteliklidir.

13. Ağız içerisinde çıkan yaralara iyi gelir.
14. Bağırsak iltihaplarına karşı etkilidir.
15. Ceviz yaprağından yapılan kürler ayak terlemesi sorunlarını giderir.İştahı açar.
16. Kan şekerine karşı çok etkilidir.
17.Özellikle, vücutta çıkan mantar hastalıklarına karşı etkilidir.
18. Ceviz yaprağı su ile kaynatılarak banyo yapıldığında ciltteki sorunlara ve sivilce problemlerine karşı tedavi amaçlı kullanılabilir.
  
Ceviz Suyunun faydaları ise;

19. İştahı keser ve zayıflamaya yardımcı olur
20. Strese faydalıdır.
21. Kadınlarda adet düzenini sağlar.
22. Topuk dikenine şifalıdır.
23. Kolesterolü düzenler.
24. Ciltte bulunan lekelerin temizlenmesine yardımcı olur.

Cevizin içini tükettikten sonra kabuğu atıyorsak, hata yapmış oluruz.
  

Ceviz Kabuğunun Faydaları;

25. Soğuk algınlığı ve öksürüğe karşı inanılmaz etkilidir.
26. Kanı temizler.
27. Bazı rivayetlere göre ceviz yaprağı ile birlikte hazırlandığında sivilceleri döker.
28. Egzama, mantara karşı iyi gelir.
29. Kurt düşürücü özelliği vardır.
30. Bünyeyi güçlendirir ve mikrop öldürücüdür.

Kıbrıs'ın Ceviz Macunu

Bu kadar faydası olan bir ürünün macunu da mükemmel ötesi bir lezzettir. Çocukluğumuzda, cevizleri topladıktan sonra eve getirip soyma ve macunu hazırlama işleminin içinde yer aldık.
Aşağıda, farklı yerlerden derlediğim ceviz macununun yapımına ilişkin bilgileri bulacaksınız.

Ceviz Macun Yapımı için Gerekli Malzemeler


  • 100 Adet yeşil ceviz
  • 2 kilo toz Şeker
  • 100 adet haşlanmış ve kabuğu soyulmuş badem
  • Karanfil
  • 2 Su Bardağı Kireç
  • 8-10 adet Limonun Suyu
  • 1 Çift eldiven (Çoğu macun tarifinde unutulan bir gereklilik)
Macunun Yapılışı

  • Yeşil olarak toplanan cevizlerin soyulma işleminden önce, ellerin kararma riskini engellemek için eldivenler giyilir.
  • Cevizin ucundan üçgen şeklinde kesilir ve ince kabuğu soyulur. Daha sonra, bir şiş ile yatay ve dikey delinerek bir kova suyun içine atılır.



  • Cevizlerin soyma işleminden sonra, sabah ve akşam olmak üzere, günde iki defa suyu değiştirilerek, 7 gün suda bırakılır. 
  • 8. gün suyu değiştirildikten sonra, 2 su bardağı kireci ekleyerek bir gece bekletilir. Kireç suyun içerisine iki türlü konmaktadır. Bunların birincisi, suya doğrudan karıştılmakta, ikincisi ise kireç bir tülbent içerisine konur ve suya daldırılmaktadır.
  • Cevizler kireçli sudan çıkarıldıktan sonra, kireci arındırmak için bir kap içerisinde soğuk suyla yıkanır. 
  • Yıkanan cevizler, tencerenin içerisine bol miktarda su konarak 10 dakika kaynatılır. Ardından, suyu süzülerek, soğuk suda 10 dakika bekletilir. Bu işlem bir defa daha tekrar edilerek, tencereye soğuk su konarak 15-20 dakika kaynatılır. Ayni şekilde süzülür ve soğuk suda bekletilir. 
Not:  Kireç, cevizin yumuşamasını engelleyerek, kıtır kıtır olmasını sağlar. Soğuk suda bekletme ise, parlak ve diri olmasını sağlar.
  • Tencereye tekrar su konularak, soğutulmuş cevizler 20-25 dakika pişirilir ve süzülür. 
  • Piştiğini anlamak için bir iğneyi cevize batırılır, eğer iğne kayarsa, pişti anlamına gelmektedir.
  • Cevizlerin şekerlenmemesi ve parlak olması için hazırda bekletilen limon suyunu içerisinde 2-3 saat bekletilir ve tekrardan cevizler süzülür. 
  • Suyu süzülen cevizlerin içerisine, haşlanmış ve soyulmuş badem konulur (İsteğe göre bademi fırınlayanlar da vardır). 
  • Boş bir tencereye yerleştirilen, içi badem dolu cevizler, üzerine şeker ilave edilir. Ceviz kendi suyunu çıkarıncaya kadar bekletilir.
  • Ardından 5 bardak su ilave edilir. Şurup koyulaşıncaya kadar cevizler kısık ateşte 2-3 defa pişirilir (Not: Kıbrıslı Rumlar, şurubun koyulaşması için son pişirme işlemini 5 dakika süreyle, sabah akşam olmak üzere günde 2 defa ve 3 gün boyunca cevizleri pişirirler.) 
  • Geriye kalan limon suyu ve karanfiller ilave edilir ve soğumaya bırakılır.
  • Soğumaya bırakılan cevizleri sterlize edilmiş kaplarda saklanır ve serin yerde 1 yıl beklenebilir.
Mustafa Şah'ın kitabında belirttiğine göre, Merit Hotelleri, ceviz macunu kullanarak, baklavalar yapmaktadırlar.

Unutmadan, Ceviz macununun akıdesini azaltmak için su ile ikram edilir ve 2 adet bir porsiyon olarak düşünülmelidir. 




Ceviz Macunu Hepinize Afiyet Olsun.


Ayrıca, Ceviz Kabuğunun bir diğer kullanım şekli ise;

  1. Cevizin ayıklanması esnasında çıkan taze kabuğu, gerek beyaz ip, gerekse saçın boyanmasında da kullanılmaktadır. 
  2. Cevizlerin kabukları kurutulduktan sonra, kaynatılıyor ve  elde edilen su kına yoğrulmasında kullanılıyor.



Ref.
1. www.tarim.gov.ct.tr
2. Şah, Mustafa. "Kıbrıslı Gastronik Öğün, Kıbrıs'ın Tatları"
3. Aydoğdu, Fatma Sönmez. "Kıbrıs Mutfağından Geleneksel Lezzetler"
4. http://www.cyprusalive.com/en/karidaki-glyko-sweet-walnut
5. http://www.whfoods.com
6. https://articles.mercola.com
7. https://www.mayoclinic.org
8. https://www.mensfitness.com
9. http://www.stylecraze.com
10. https://www.nutrition-and-you.com

9 Aralık 2017 Cumartesi

Molehiya-Yemeği-Nasıl-Yapılır ve Faydaları-Nelerdir?

Ülkeye gelen ziyaretçiler, tatması gereken en önemli Kıbrıs mutfağı yemeklerinden biri Molehiya'dır. 
Tavsiye ederim.

İlk önce, Molehiya üretiminin nasıl yapıldığına dair kısa bir bilgi verelim.


Molehiya Üretimi: 


Molehiya ekimi, sahil bölgelerinde Nisan, iç bölgelerde ise Mayıs ayının ortalarında yapılmaktadır. Ekim süreci en geç Temmuz başı bitmelidir. Erken Ekim, yaklaşık 3 defa ürün hasadı demektir. Temmuza yaklaştıkça, hasat miktarı bire düşmektedir. 


Molehiya hasadı, fide ekiminden yaklaşık 40 gün sonra yapılabilir. Üretim alanlarının küçüklüğü sebebiyle, hasat teknolojisi yerine, orak tercih edilmektedir. Molehiya bitkisinin kalitesi, su kalitesi ile doğru orantılıdır.

Molehiya lifli yapısından dolayı bir tür jüt bitkisidir. Kıbrıs'ta olmasa bile, Türkiye, orta ve uzak doğu ülkelerinde, bitki kurutulup fabrikaya gönderilir ve kağıt, ip ve çuval yapımında kullanılır.

Fakat, yemek olarak kullanacak nihai tüketici ise lifli yapıdaki molehiya bitkisini tercih etmemektedir. Bu sebepten dolayı, üretim aşamasında toprağın sürekli şekilde nemli yapısı korunmalıdır.


Molehiya'nın Adaya Gelişi

Molehiya'nın Kıbrıs'a Mısır hakimiyeti döneminde veya 7. yüzyılın ortalarında gerçekleşen Arap akınları döneminde, Levant Bölgesinden (Suriye, Irak, Ürdün, İsrail-Filistin ve Mısır)geldiği tahmin edilmesine rağmen, İngiliz Tarım Dairesi Müdürü W. Bevan'ın 1919 yılında Kıbrıs'ta üretilen Tarımsal üretime ilişkin raporunda Molehiya Üretimine dair bir bilgi verilmemiştir.    

Molehiya Vitamin Deposu:

Kıbrıs'a gelip de molehiya yememek olmaz. Molehiyanın yemeğini tüketmek, birçok vitamin ve minarelin de vücuda alınmasını sağlanmaktır.

Bunlar

* Potasyum
* Demir
* Mağnezyum
* Fosfor
* Selenyum
* Vitaminler (C,E,K,A, B6, Niyasin)   
* Antioksidan Karotenoidler ve Antioksidan Elementleri içermesiyle de diyetlerde yararlı katkılardır.

Molehiya'nın Faydaları:

1- Kan basıncını düzenler
2- Kan dolaşımını artırır
3- Sindirimi geliştirir
4- Kolestrol seviyesini düzenler ve kalp sağlığını iyileştirir
5- Uyku Düzenini sağlar 
6- Bağışıklık sistemini güçlendirir
7- Kemik sağlığını geliştirir
8- Enflamatuar hastalıklarına iyi gelir


Hasat Sonrası Molehiya

Hasat edilen molehiya yaprakları ayıklanmaktadır. Özellikle, kırsal bölgelerde komşular birbirlerine yardım ederek onlarca bağlık molehiyalar ayıklanmaktadır. 


Raf ömrünün uzun olmasından dolayı bir aileye genellikle bir yıl yetecek kadar molehiya ayıklanıp torbalarda saklanmaktadır. Fakat, şehir merkezlerindeki marketlerde ayıklanmış, poşetlenmiş ve tek kullanımlık olarak satılmaktadır.  



Molehiya Yemeğinin Hazırlanması
Gerekli malzemeler
120 Gr. Molehiya
0,75 Kg. Kuzu veya parçalı tavuk (isteğe göre)
1 İri baş doğranmış soğan
4-5 diş sarımsak
1 Çorba kaşığı domates macunu
2 Büyük doğranmış domates
3 Çorba kaşığı fıstık yağı
3 Çorba kaşığı zeytin yağı
Limon suyu




Hazırlanışı
İlk önce, Molehiyayı birkaç kez soğuk su ile yıkadıktan sonra ayrı bir tencereye boşaltın. 
Bir başka büyük tencerede fıstık yağı ısıtın ve tavuk/kuzu parçalarını her iki tarafı kızarıncaya kadar kavurun. Ayni tencereye soğan ve sarımsak eklendikten sonra, 1 kaşık domates salçası konulmalıdır. 

Bunların tümü iyice kavrulduktan sonra, içerisine domatesler eklenir ve haşlamış olduğumuz molohiya ilave edilip, bunun içerisine su katılarak son olarak bol limonu ve üzerine zeytin yağını ekleyip pişmeye bırakırız. 

Özellikle, molehiye kısık ateşte ve düdüklü tencerede 45 dakika pişirilmelidir. 
Yemek hazır....Afiyet olsun... 

Not: Bir gün önce hazırlanan molehiya yemeği bir gün sonra yenildiğinde daha lezzetli olur...


Referans: 
1. https://www.organicfacts.net/health-benefits/other/health-benefits-of-molokhia.html 

2. http://www.cypnet.co.uk/ncyprus/culture/cuisine/veg/molohiya.html