13 Şubat 2019 Çarşamba

SEVGİLİLER GÜNÜ VE YAŞANAN ÇELİŞKİ

Sevgili; kelebeğin kanatları gibi kalbin pıtır pıtır edilmesini sağlayan, yüreği ağza getiren, bazen de durgun suda dalga yaratan, ismi duyulduğunda yüzde hafif ekmek gibi kızartan, uğruna şiirler yazılan, şarkılar söylenilen, kısaca o var olduğunda, başka birinin varlığından söz edilmeyendir.  

Bazılarına göre, sevgi varsa sevgililer gününe ihtiyaç duyulmamakta ve sevgililer günü kapitalist bir dünyanın ürünü diye eleştirilmektedir.


Buna karşılık, bazılarına göre, "O" gün; sevginin taçlandırıldığı veya bir mızrak gibi çakılmasını sağlayıp, ilişkide farklılık yaratıldığı gündür...

Bazen, tarladan kesilen çiçeğin makbul sayıldığı, bazen de 24 ayar bir altının yetersiz bulunduğu...

Sonuçta, sevgililer gününe ilişkin bir arz ve talep dengesi oluşmakta... 

Pazarlama teknikleri ile, semboller metalaştırılıp arza sunulmakta.


Sevgililer Günü ve Kırmızı Renk

Andrew Elliot ve Daniella Niesta, 2008 yılında, kırmızı rengin romantik durumlar karşısında erkekler ve kadınlar üzerinde yaptığı etkiyi araştırdılar. 

Bu araştırma sonucunda, erkekler, standart kırmızı giyen ve kırmızı arka planının önünde durmayan kadınları, kırmızı giymeyen veya kırmızı arka planın önünde duran kadınlara göre daha çekici görmüşlerdir. 

Pazarlamada Sevgililer Günü
1.Ne alacağının kararı uzun sürmesinden "Erken Başlayan Kampanyaların" hazırlanması
2.Tüm pazarlama kanallarında "Ortak Dilin" kullanılması
3.Her gün rahatlıkla alınabilecek ürünlerin dışındaki ürünlerin sunulması
4.Geçmiş Satışların Analizi ve ilgi duyulan ürünlere özel kampanya yapılması
5.En özel müşteriye kişiselleştirilen hediye verilmesi
6.Yaratıcı içeriklerin müşteri profiline göre detaylandırılması

Müşteri Davranışları ve Harcaması

Suat Sayın şarkısında "Parayla Saadet Olmaz" veya Jenifer Lopez, "Aşk Birşeye Mal Olmaz" söylese de istatistikler, bu özel güne ilişkin harcamaların artığını göstermekle birlikte "Hayat Paylaşınca Güzelleştiğini" unutmamalı.


Amerikalıların Sevgililer Gününe Katılım ve Harcamaları


Forbes'un Amerika'ya ilişkin yayınladığı rapora göre, Sevgililer Gününe olan cazibe azalmaya başlasa da, 2019 yılı kişi başı harcamamım arttığı gözlemlenmektedir. 



ABD, Ulusal Perakende Federasyonu’na göre, sevgililer günü toplam harcamanın, 2018’de 19.6 milyar dolar iken, 2019 yılında % 6 artarak 20.7 milyar dolar olması beklenmektedir.

2009 yılında 14 Şubat'ta gerçekleşen romantik etkinliklere katılan Amerikalıların payı%63 iken, bu rakam 2019 yılında %51'e düşmüştür. 


2009 yılında, kişi başı harcama 103$ iken, 2019 yılında bu rakam, 162 $ olması bekleniyor, 

Ülkemizde ise, çiftin sevgililer gününü hotelde kutlaması yaklaşık Bin TL veya Meyhanede kutlayanlar için bu rakam yaklaşık 350TL'dir.  

1. Elliot, J. Andrew ve Niesta, Daniella"Romantik Kırmızı" 2008
2. Carty, Mc Niall "Sevgililer Günü İlgisi Azalırken Harcamalar Artıyor"
3.Augustin, Sally; Kırmızı ve Sevgililer Günü



8 Şubat 2019 Cuma

KKTC'DE SPONSORLUK VAR MI?


Niyazi Nizam
KKTC'de Sponsorluk


I. Giriş

Sponsorluk, içeriği ve doğuracağı sonuçlar irdelenmeden uzun süredir talep edilmektedir. Sponsorluğa olan ihtiyaç ağızlara pelesenk olsa da sponsorluğun ülkemizdeki varlığı da tam anlamıyla bilinmemektedir. Şirketlerin bir takıma veya şahsa para veya malzeme verdiğinde, sponsorluğun olduğu kanısına varılmaktadır. 

Desteği veren kuruluş  ile desteği alan taraf arasında bir iş ilişkisi söz konusuysa, bu bir sponsorluk ilişkisi olarak tanımlanabiliyor.  

Eğer, destek veren taraf karşı taraftan somut bir karşılık beklemiyorsa, bu sponsorluk değil, bağışçılıktır.

Yararlanıcı, verilen desteği bedel ödemeden elde edilen kar, işletmeler ise, medyada yer alabilmenin  bedeli olarak görmektedir. 

Fakat, sponsorluk bu kadar basit bir olgu değildir. Bu konu, bir uzmanlık dalı olmasının yanında yüzlerce kitap ve bu konuda yapılmış bir o kadar araştırma var. Bu araştırmalarda kaynak yaratmadan, sponsorluğun gerçekleştirileceği alanın seçimine, sponsorluk sözleşmelerinin içeriğinden, sponsorluğa ek olarak yapılması gereken pazarlama faaliyetlerine kadar birçok noktanın ele alındığı görülüyor. 


Sponsorluğun geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına yönelik yapılacak faaliyetlerde spor yönetimi konusunda uzman akademisyen ve danışmanlık firmaları konusunda yararlanılmalıdır.

Sponsorluk, spor branşlarının yanında sanatsal faaliyetlere de yapılması elzem yardım olarak da belirtebiliriz.

Neden Sponsorluk

Ülkeler, özellikle nüfuslarının spora ve sanata yönlenmeleri için bütçelerinde kaynak ayırmaktadırlar. Fakat, bütçelerinin sınırlı düzeyde kalması, ek mali külfet getirmeyen destekleme mekanizması olan sponsorluğu özendirmektedir. Kuruluşlar ise, pazarlamanın bir aracı olarak değerlendirip, çeşitli katkılar yapmaktadırlar. 

II. Yasal Dayanak


Spor ve sanatsal faaliyetlere yönelik yapılan sponsorluğun yasal dayanakları;

Anayasa

Anayasa'nın Gençliğin korunması başlığını taşıyan 60. madde "Devlet, gençlerin bilgili, sağlıklı, sağlam karakterli ve topluma yararlı birer yurttaş olarak yetişme ve geliştirilmelerini sağlar".

Sporun geliştirilmesi başlığını taşıyan 61. Madde "Devlet, her yaştaki yurttaşın beden ve ruh sağlığını geliştirecek, sporun kitlelere yayılmasını sağlayacak önlemleri alır, gerekli spor tesislerini yapar ve başarılı sporcuları korur".

Sanatın, Sanatçının ve Kültürel Hakların Korunması 62. madde "(1)  Devlet, sanatın özgürce gelişebileceği ortamı yaratır; sanatçıyı koruyucu, destekleyici, özendirici ve ödüllendirici önlemleri alır (2) Devlet, herkesin, kültür yaşamında yer almak; bilimsel gelişmelerden ve bu gelişmelerin uygulanması sonuçlarından yararlanmak; bilimsel edebi ve sanatsal ürünlerin korunmasının sağladığı maddi ve manevi çıkarlardan yararlanmak hakkını korur ve bilimsel araştırma ve yaratıcı etkinliklerin yürütülmesinin gerektirdiği özgürlüklere saygıyı sağlar.

Gelir Vergisi

Gelir Vergisi Yasası'nın vergide indirilebilecek diğer giderler başlığını taşıyan 8. Madde 1. Fıkra "A" bendi "Eğitim, sağlık, kültür-sanat, sportif ve bilimsel çalışmaları desteklemek amacıyla, Devlete, yasa ile oluşturulan kuruluşlara, spor federasyonlarına kayıtlı ve faal durumda bulunan spor kulüplerine ve benzeri amaçlar için Bakanlar Kurulu tarafından onaylanan vakıflara, ve hayır  kurumlarına makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımlar,  dış ülkelerde düzenlenen ulusal nitelikli ilmi, kültürel, sanatsal veya sportif yarışmalarda veya temsiliyetlerde başarı elde edenlere verilen armağan veya ödül giderleri, yapıldıkları  yılın kazancına mahsup edilebilir ve safi  kazancın ve safi kazancın %10 (yüzde on)’unu aşamaz. Bu giderler zarar olması halinde, sonraki yıllara devredilemez.

8. Madde 1. Fıkra "B" bendi "Devlet veya yasa ile oluşturulan kuruluşlar veya spor federasyonlarıyla spor federasyonlarına kayıtlı ve faal durumda bulunan spor kulüpleri ile yapılan sponsorluk anlaşmalarından doğan ve eğitim, sağlık, kültür-sanat, sportif ve bilimsel çalışmaları desteklemek amacıyla yapılan giderler, yapıldıkları yılın kazancına mahsup edilebilir. 


Ancak bu giderler, zarar olması halinde sonraki yıllara devredilemezler.


Yukarıda, gençlik ve sporun yanında sanata yönelik vizyonun gerçekleşmesi için de Gelir ve Vergi Yasasında indirim yapılabilecek giderlerin bulunduğu maddeleri yazdık. 

Fakat, burada bir kısıtlama mevcuttur. Bu kısıtlama ise, zarar gösteren bir kuruluşun yapacağı sponsorluk giderlerinde indirim yapılmamaktadır. 

Fakat, vergi mevzuatı dışında sponsorluğu bütünsel çerçevede yönetilmesine yönelik herhangi bir başka mevzuat da bulunmamaktadır.

Anayasada yer alan gençlik, spor ve sanata yönelik sosyal hakların yerine getirilmesini sağlayacak planları oluşturan Devlet Kurumlarıdır. Sponsorluğun yalnızca Vergi Mevzuatı içinde yer alması, bahse konu plan ve programlardan ayrı ve bütüncül bir yaklaşımdan uzak şekilde uygulanmasına sebep olmaktadır. 

Sponsorluk olgusunun geniş bir kavram olduğu ve bir program doğrultusunda yürütülmesi için farklı düzenlemeler oluşturulmalıdır. 

Bunlar;

- Sponsorluğun bir program çerçevesinde yürütülmesi ve denetlenmesine yönelik ayrı bir Yasa

- Sponsorluk olgusunu yaygınlaştırılmasını sağlamak için tanıtıcı video ve internet sayfası hazırlanmalı

- Ayni ve Nakdi Sponsorluklar için Tek Tip Sözleşme Örnekleri

- Sponsorluğu sağlayanın yanında yararlanıcının da aldığı katkıyı doğru yerde harcadığını belgelendirmeli

-Sponsorluk talepleri bir proje mantığı çerçevesinde hazırlanması için bireylere veya takımlara eğitim düzenlenmeli

Özet

Kısacası, yukarıda belirtildiği şekilde, KKTC'de "Sponsorluk" adı altında yapılan yardımlar vergiden düşülmektedir. Fakat, yardım yapan zararda olmaması gerekir. Sponsorluğun yalnızca vergi mantığı çerçevesinde değerlendirilmesi, yardımı yapan için zaman zaman ürkütücü de olabilmektedir. Bu sebeple, Sponsorluk Programı yürürlüğe konularak, hem sağlayıcı hem de yararlanıcı için özendirici olmalı. 

Örneğin, Devlet altyapı yatırımları ile organizasyonların katma değerin yükseltmekte ve izleyicilerin artmasını sağlamaktadır. Artan izleyicilere paralel olarak da düzenlenen organizasyonlara katkı yapan firmaların görünürlüğünü de artırmaktadır. 



Referans: 
1. KKTC Anayasası
2. Gelir Vergisi Yasası 24-1982
3. Or, 2016 " Sponsorluk İşini Ehline Bırakmak Gerek"
4. Burhan, Sabri 2006 "Sponsorluk Uygulamaları"
5. https://www.thebalancesmb.com/sponsorship-a-key-to-powerful-marketing-2295276
6. http://www.sponsorluk.gov.tr
7. J. Farrelly J, Francis & Pascale G. Quester, "Sports and Arts Sponsor"


6 Şubat 2019 Çarşamba

Bir Devin Çöküşü!!!! Google+ Sosyal Medya Hesaplarını Kapatıyor

Google+ Kapanıyor

Sosyal Medya Nedir?

Sosyal Medya, kullanıcısının paylaşımlarını yayınladığı online bir ağdır. Hızlı erişim sağlayabilmek için bireyler ve kurumlar sosyal medyayı aktif şekilde kullanmaktadır. Bu paylaşımlar artıkça sistem içerisinde de arşivlenmektedir. 

Eğer bu arşivler kullanıcı tarafından da arşivlenmezse, sosyal medya merkezleri herhangi bir sebeple hesapları kapatırsa, tüm arşivlerin silinme riskini de beraberinde getirmektedir.

Google+, Google şirketinin sosyal medyada var olmak için yarattığı sosyal bir paylaşım sitesidir. Google+ sosyal medya adresine üye olmak için "gmail" hesabı olması zorunluluğu müşteri portföyünü sınırlandırmış ve çeşitlendirilmesini engellemiştir.



Ve Sonunda Google+, Facebook ve Twitterle olan Savaşı Kaybetti

Google+, kullanım oranının düşük olması ve tüketicilerin beklentilerini karşılayan başarılı bir ürün sunma noktasında karşılaştıkları zorluklar nedeniyle Nisan 2019'da Google+'nın tüketicilere yönelik sürümünü kullanıma kapatacağına dair aldıkları ve çöküşü betimleyen bir açıklama ile duyurmuşlardı.  

Kullanıcılara ise, paylaşımları içeren tüm arşivi indirmek için 2 Nisan'a kadar bir süre verilmiş ve atılacak adımları sıralamışlardır. 
2 Nisan'da Google+ hesabınız ve oluşturduğunuz tüm Google+ sayfaları kullanıma kapatılacak ve ilgili içerikler tüketici Google+ hesaplarından silinmeye başlayacak. Google+ Albüm Arşivinizdeki fotoğraflar ve videoların yanı sıra Google+ sayfalarınız da silinecek. Nisan ayından önce yapmak kaydıyla, içeriğinizi indirip kaydedebilirsiniz. Google Fotoğraflar'da yedeklenen fotoğraf ve videolarınızın silinmeyeceğini hatırlatmak isteriz.
Tüketici Google+ hesaplarından, Google+ Sayfalarından ve Albüm Arşivi'nden içerik silme işlemi birkaç ay sürecek. Dolayısıyla, bu süre boyunca bazı içerikler kalabilir. Örneğin, kullanıcılar kendi Google+ hesaplarının bazı kısımlarını etkinlik günlüğü aracılığıyla görmeye devam edebilir ve G Suite kullanıcıları, Google+ tüketici sürümü silinene kadar bazı tüketici Google+ hesabı içeriklerini görebilir.

  • 4 Şubat'tan itibaren artık yeni Google+ profilleri, sayfaları, toplulukları veya etkinlikleri oluşturamayacak. 
  • Google+  hesabı olanlar, verileri indirmek için tıklayınız

  • Mart 2019 başından itibaren, herkese açık topluluklardaki her topluluk yayınında yazar, gövde metni ve fotoğraflar da dahil olmak üzere ek veriler indirilebilir durumda olacak.
  • Bazı sitelerde ve uygulamalarda oturum açmak için Google+ ile Oturum Açma düğmesini kullanıyorsanız önümüzdeki haftalarda bu düğmeler artık çalışmayacak. Ancak, bazı durumlarda bu düğmelerin yerini Google ile Oturum Açma düğmesi alabilir. Google ile Oturum Açma düğmesi gördüğünüz her yerde yine Google Hesabınızla oturum açabileceksiniz. 
  • Google+'yı internet sitelerinde yorumlar için kullanıldıysa bu özellik 4 Şubat'ta Blogger'dan, 7 Mart'ta da diğer sitelerden kaldırılacak. Diğer tüm sitelerdeki Google+ yorumlarının tamamı 2 Nisan 2019'dan itibaren silinecek. 
  • G Suite müşterisiyseniz G Suite hesabınızla kullandığınız Google+ etkin durumda kalacak. Yakında yeni bir görünüm ve yeni özellikler de göreceksiniz.
  • Bir geliştiriciyseniz ve Google+ API'lerini veya Google+ ile Oturum Açma sistemini kullananlar da bu değişiklikten etkilenecekler.
Başta belirttiğim gibi, sosyal medyada paylaşımları kullanıcının kişisel arşivinde saklanmazsa ve sosyal medya hesabının verdiği süreler için arşivler indirilmezse tüm paylaşımları yok olma tehlikesi vardır. 

Google+ tecrübesi bizlere, kimsenin, Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinin bir gün faaliyetlerini sonlandırmayacağının garantisini veremeyeceğini göstermektedir.

Paylaşımlarının Kaybolmasını Arzu Etmezsen "Kendi Kişisel Arşivini Oluştur"

Referanslar:

https://support.google.com/plus/answer/9195133



28 Ocak 2019 Pazartesi

Şerif Arzık Kimdir? ve Kıbrıs'la Bağı Nedir?

Yaşadığımız yerlerin tarihi ve kültürü hakkında ne kadar bilgiye sahibiz. Örneğin, sokak isimleri? Sokaklara isimleri verilenler kimdirler? veya Bu toplumla bağı nedir?

Bu sorular, "Tabella'da" bir yazıyı okuduktan sonra aklıma ilk gelenle başladım... 

Öncesinde;

Sokak Dediğimiz Nedir?

Sokaklar, insanların evlerinden kamusal alana adım attıkları ilk yerdir. Bu sebeple sokaklar; gündelik yaşantımızda, önemli bir yere sahiptirler. İnsanın içinde aidiyet duygusunu coşturan bir mekandır.    

Sokak deyince, nostaljide akla ilk gelen, mahallede oynadığımız alanlar, okulun çevreleri veya bakkallardır. Günümüzde ise, çevremizle girdiğimiz tüm ilişkilerin odak noktalarıdır.

Sokaklara verilen isimler sayesinde, onlara bir kimlik kazandırılır. Bizler de bu kimlikleri kendimize yön tayin ederek, gideceğimiz yerlere varırız.

Sokak isimleri zaman zaman değişime uğramaktadırlar. Belki de, eskiyi öğrenmeden yenisine adapte olmak daha kolaydır. Fakat, geçmişle olan bağ bir yerde kopar ve kurumsal hafıza da yoksa tarihten yoksun oluruz. Ayni zamanda, Tabella'da da belirtildiği gibi, ülkemizdeki sokak levhalarındaki bilgi yetersizliğinden dolayı, zamanla kim ve ne olduğu unutulmaktadır. 

Gelelim yazımızın ana konusuna,

Şerif Arzık Sokak Nerededir ve Kıbrıs'la Bağı Nedir?



Kuzey Kıbrıs'ta Şerif Arzık ismi 2 sokağa verilmiştir.

1. Lefkoşa'da Şerif Arzık Sokak, İkinci Selim Caddesi (Ledra Palas ışıkları) ile Osman Paşa Caddesi (Dereboyu) arasında bulunan Memduh Asaf Sokağını çaprazlama kesen bir mekandır. Bu bölgede, Amerika Birleşik Devletleri'nin ofisi, Futbol Federasyonu ve benim de başkanlığını yaptığım Hakemler ve Gözlemciler Derneği'nin Lokali, Türk Standartları Enstitüsü ve çeşitli sigorta ofisleri bulunmaktadır. 

2. Gazimağusa Şerif Arzık İsmi sur içinde bir sokağa da ismi verilmiştir. Bu sokak, Zafer anıtından yaklaşık 900 metre uzaklıkta ve Naim Efendi ile Kışla Sokak arasında bulunmaktadır.   

Şerif Arzık Kimdir? 

Şerif Arzık 1904 yılında doğdu. Mesleğe 1924’te Fransızca yayımlanan Journal d’Orient’te yazar olarak başladı. İkdam ve Zafer’ gazetelerinde çalıştı. 1934 yılında Anadolu Ajansı'nın İstanbul Bürosu'nda görev aldı. Anadolu Ajansı’nın Budapeşte ve Atina temsilcisi oldu.

2.Dünya Savaşında Yunanistan ve Macaristan'da Anadolu Ajansı muhabiri olarak bulundu. 

1949 yılında Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nde Haberler Müdürü olarak göreve başladı.

Demokrat Parti iktidarı döneminde Ankara Radyosu'nda "Radyo Gazetesi' adlı programı hazırladı ve sundu. 17 Ağustos tarihinde Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü'ne getirildi. Rusça ve Fransızca bilen Şerif Arzık, üç çocuk babasıydı. 

Şerif Arzık ve Kıbrıs'la İlşkisi

Kıbrıs konusundaki konferansa katılmak üzere 17 Şubat 1959'da Londra'ya giderken, Başbakan Adnan Menderes'i taşıyan "Sev" uçağı, Londra yakınlarındaki Gatwick Havaalanı yakınlarında düştü. Menderes ve Özel Kalem Müdürü Şefik Fenmen kurtuldu; ancak, 14 kişinin öldüğü bu kazada, konferansı izlemek üzere uçakta bulunan Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şerif Azık da yaşamını kaybetti. 

-------------------------------------------

Referanslar;

1. https://tr.wikipedia.org/wiki/Toponimi
2. https://tabella.org/2019/01/07/lefkosada-bir-sokak-olsaydiniz-adiniz-ne-olurdu/
3. Doç.Dr.Hatice Ayataç'ın Çalışması;
Cadde Ve Sokak Adlandırmalarının (Kentsel Toponimi) Kentsel Kimlik Üzerindeki Etkilerinin Değerlendirilmesi; Ayvalık Ve Cunda Örneği
4. Arşiv Odası: Adnan Menderes'in Uçak Kazası, 1959 - BBC


21 Ocak 2019 Pazartesi

Tarımın Gökyüzündeki Gözü; Drone, Ne İşe Yarar?

Son yıllarda, farklı perspektifler yakalamak için Dron teknolojisine rağbet gitgide artmaktadır. Dron, uzaktan kumanda edilen uçak olarak da tanımlanabilmektedir. Kısaca, İnsansız Hava Aracı (İHA) da denilebilmektedir. Dron'un uçmasını 4 pervane sağlamaktadır.



 Fotoğrafçılık merakı ve Tarım Bakanlığında çalışmam drone teknolojisinin tarımda kullanılması için bir motivasyon kaynağı oluşturmuştur.
  
Son yıllarda Dronlara olan rağbet artış gösterse de, askeri amaçlı kullanımının tarihçesi 1900'lü yıllara kadar dayanmaktadır. Ayrıca, ABD Vietnam savaşında dron tipi araçların kullanıldığı bilinmektedir. 

Dünyadaki iklim değişikliğine ve ülkemizin dengesiz iklim koşullarına bağlı olarak yağışlarda anomaliler gözlemlenmektedir. Bu anomali, gıda güvenliğinde ciddi tehdit oluşturmaktadır.



  
Dünyada Dron'u olumlu yönde kullanım alanlarına baktığımızda;

Yaygın olarak askeri amaçlı
Yardım kuruluşları
Devlete bağlı kurumlar
Özel şirketler
Bireysel veya kurumsal araştırmacılar


Ülkemizde ve Güney Kıbrıs'ta yaygın olmamakla birlikte, düğün fotoğrafçılığı, spor müsabakaları veya diğer fotoğraf tutkunları tarafından da kullanılmaktadır.

Dünyada 815 milyon insan kronik açlık sınırındadır. Dünyadaki üretim, 2050 yılındaki 9 milyarlık nüfusu beslemek için mevcut üretim %50 artırılması gerekmektedir.



Bu sebeple, gıda üretimi artırmak için iklim değişikliği ile mücadele programı altında çeşitli önlemler alınmakta ve faaliyetler uygulanmaktadır.



Bunlardan bir tanesi de tarımsal üretimde para-zaman ve emekten tasarruf edebilmek için dron kullanımı artmaktadır.



Dron'un devlet kurumları ve çiftçilere nasıl destek olduğuna bir bakalım......



1. Kurumların ve Çiftçilerin Faaliyetlerinin Desteklemesi


Tarımsal amaçlı kullanılan dron, farklı açılardan çok detaylı fotoğraflar çekebilmesi için yüksek çözünürlüklü hava fotoğrafları toplayabilen fotogrametrik (Fotoğraflar üzerinden, nesneleri ölçme tekniği ve görüntü verilerinin metrik yorumlamasıdır) özellikli ekipmanla donatılmaktadır.

Devlete bağlı kurumlar, özellikle olumsuz hava koşullarından zarar ve ziyana uğrayan çiftçilerin alanlarını izleme ve kontrol işlemlerini yapmaktadırlar.
  
Dronları kullanarak, tarımsal alanları, kıyı şeridini veya orman alanlarının rahatlıkla izleyerek toplanan verilerle çiftçilere fayda sağlayan faaliyetleri ve alt yapı projelerini planlamada yapılabilir.
  
Ayrıca, ormancılık sektöründe de kullanılmaktadır. Orman alanlarını yüksek çözünürlüklü dronlarla izleme yaparak görüntüler alınır ve orman örtüsündeki değişikliklerin belirlenmesine yardımcı olabilir.




Ayrıca, dronlar orman yangınları, ekin zararları ve arazi işgallerinin izlenmesi için de yararlı olabilmektedir. Böylece, doğal kaynakların daha etkin yönetilmesine olanak sağlar.


Ayrıca, çiftçiler dronları kullanılarak yeni zararlılar ve hastalıklar hakkında güvenilir bir bilgi birikimi veya ekinlerin yetişmediği arazilerin verim kaybı veya zarar görülen alanlara yönelik bütçesini zamanında ve etkin şekilde kullanmasını sağlamaktadır.

2. Doğal Afetlerin Değerlendirilmesine Yardımcı Olunması

Dron'un iklim değişiliği kapsamında tarımsal üretimde yaygın olarak Filipinler'de kullanılmaya başlamıştır. Haiyan Tayfunu, Filipinler'de 2013 yılında tarım ve balıkçılık sektörlerine büyük zararlar vermiştir. Tayfunun Filipin tarımına verdiği zararın toplam maliyeti 700 milyon dolar olarak hesaplanmıştır. 

Filipinler Hükümeti, sel ve tayfunların gıda güvenliği üzerindeki olumsuz etkilerini pro-aktif bir şekilde önlemek için FAO ile ortak bir proje geliştirmiştir. 

Bu projede, dronlarla tarım arazilerini değerlendirerek, olası doğal afetlerden en fazla risk alan yerleri tespit etmek ve gerekli önlemleri zamanında alınması sağlamaktadır. Güvenlik yöntemleri arasında, felaketlere karşı korunma görevi görebilecek toprak şekillendirme, istinat duvarları inşa etmek ve koruyucu bitki örtüsü dikmek sayılabilir. 

Hükümetler, Dronları kullanılarak zamanında aldığı bilgileri değerlendirerek, olumsuz iklim koşullarının riskini azaltılması için acil eylem planlarını hazırlarlar. Acil eylem planlarıyla birlikte, erken uyarı sistemlerini, çiftlik bazında tavsiyeleri ve yerel ve ulusal planları da hazırlar. 

Dronların Uydu Görüntüsene Olan Avantajı

Dronların kullanımı, geleneksel uydu görüntülerinden daha fazla avantaja sahiptirler. Dronlar bulut örtüsü altında bile kullanılabilmesinin yanında duyarlılığı 3 santimetreye kadar düşmektedir. Afet öncesi ve sonrası değerlendirmeler için, uzak bölgelerde bile hızlı bilgiler üretebilir.



Dronlar, 30 dakikalık bir uçuşta 200 hektarı tarama yapabildiğinden, geleneksel olarak birkaç gün veya hafta süren risk analizi sürecini önemli ölçüde hızlandırabilirler.



3. Zararlı Böcekleri Önleme ve Kontrol Etmesi

Dronlar halihazırda ABD'den Avustralya'ya kadar bitkilerdeki hastalık ve zararlıları izleyebilmektedir.

Dronların sensörleri bir bitkinin ne zaman strese girdiğini algılayabilir ve aşağıdaki sonuçları üretebilir;

-Su veya gübre sıkıntısı veya haşere saldırısı.

-İnsan gözünün tespit etmesi imkansız bitkilerin fotosentetik aktivitesinin ne zaman azaldığını dronlar algılayabilir.

-Zararlı bir salgının önceden tespit edilmesi önemli ürün kayıplarını önleyebilir. Eğer mahsul zararlı tarafından istila edilmiş ise, bunun yaygınlaşması ihtimali de vardır. Bu sebeple, zararlının önceden tespit edilmesi elzemdir.

-Dronlar, çiftçilerin arazilerini kuş gözünden görmesini sağlayarak, arazideki durumun genel olarak değerlendirmelerine yardımcı olabilecektir.

-Bununla birlikte, dronlar üzerinde araştırmalar devam etmekte ve böcek numuneleri toplamak veya tuzak kurmak için robotik yeteneklerle donatılmaları tasarlanmaktadır. 

 4. Gübreleme ve İlaçlamada Kullanılması

Yüksek tesirli sıvı gübrelerin yaprak gübresi şeklinde ürüne verilmesinde de suya dayanıklı ve toz geçirmeyen dron’lar kullanılabilir.

Dronlarla yapılacak ilaçlama, traktöre göre daha hassas ve hızlı şekilde yapılan ilaçlama maliyeti de düşürülebilir.

Ayrıca, gübreleme ve ilaçlamada dron kullanıldığı zaman tarlada traktörün ürüne vereceği de zarar oluşmamış olacaktır. 

Dronlara Sınırlayıcı Faktörler

Dronun üzerine monte edilecek donanıma bağlı olarak, tarımsal kullanıma yönelik dronlar 80.000 dolara kadar mal olabilir. Tabi ki, ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda 

Ancak, İHA teknolojisinde talep ve iyileşme oranındaki önemli bir artışla birlikte, önümüzdeki yıllarda maliyetin düşmesi bekleniyor.

Toplanan Tüm Verilere Ne Olacak?

- Küçük bir alanı kapsayan insansız hava aracı 40-50 gigabayt değerinde veri üretebilir ve bu da daha fazla analiz için yeterli depolama ve kalifiye personel gerektirebilir.

- Uçuş planlarının tasarımı, drone montajı, manevra ve bakım, saha veri toplama, görüntü işleme ve yüksek çözünürlüklü haritalama dahil olmak üzere kapasite geliştirme faaliyetlerinde önemli yatırımlara ihtiyaç duyulmaktadır.

- Dronların evrimi devam ettikçe, kullanımlarının tarım sektörlerinde uygulanmasının artması bekleniyor. 

Sonuç

Yukarıda yazdıklarımız ışığında, drone kullanımı her sektörde olduğu gibi tarım sektöründe de kullanımı artmaktadır. Drone kullanımı çaok karmaşık değildir.


Ülkemiz insanın yeni fikirleri açık olması, yeni teknolojilerin kullanılmaya başlanmasında sıkıntı yaşamayacaktır. Fakat, yeni modernizasyon tekniklerinin önerilmesine yönelik yaygın bilgilendirici faaliyetler uygulanmamaktadır.


Bu yazının amacı, tarımsal üretimin iklim değişikliği ile mücadelede kullanılan metodlara örnek teşkil edilecek dron kullanımının farkındalığını artırmaktır.


Ülkemizde, tarımsal üretimde dronların kullanılmasına yönelik fizibilite çalışmaları yapılıp, uygun bulunduğu takdirde, üreticilerin veya üretici kooperatiflerin kullanılmasının teşvik edilmesi gerekecektir.  

Referanslar;

1.http://www.fao.org/fao-stories/article/en/c/1149534

2.http://www.fao.org/zhc/detail-events/en/c/428256/

3. http://www.fao.org/3/I8494EN/i8494en.pdf


4.http://www.newsincyprus.com/news/21945/drone-technology-a-growing-market
5. Harman Time "Drone'lar ve Tarımda Kullanımı" Hakkındaki Yazı

6 Eylül 2018 Perşembe

OKUL SÜT PROGRAMI NEDİR?



Kuzey Kıbrıs’ta ilkokullarda okuyan öğrencilere 90’lı yıllara kadar ücretsiz süt dağıtılmaktaydı. Günümüzde sadece süt haftasında yapılan etkinliklerde ücretsiz süt dağıtımı yapılmaktadır. Bazı süt işleme tesisleri ise, bireysel olarak özel eğitime yönelik veya yardıma muhtaçları barındıran okullara ücretsiz süt dağıtmaktadırlar.



Kuzey Kıbrıs’ta okullara ücretsiz süt dağıtımı genel program çerçevesinde ve düzenli olarak yapılmasa da Avrupa’dan Asya’ya, Amerika’dan Afrika’ya kadar dünyanın birçok ülkesinde yıllardır uygulanmaktadır.
Aşağıdaki çalışmada Avrupa Birliğinde uygulanan okul programının yanında Türkiye ve diğer ülkelerden genel bilgiler verilecektir.

AVRUPA BİRLİĞİ’NDE OKUL PROGRAMI

Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası (OTP) kapsamında, öğrencilerin hem sağlıklı beslenmesine hem de sebze, meyve ve süt tüketimlerinin artırılmasına yönelik olarak okullarda meyve, sebze ve süt programları uygulanmaktadır. Mevcut program 2017-2018 okul dönemi itibariyle değişikliğe uğramıştır.  
Yeni değişikliğe göre, AB Komisyonu üye ülkelere, meyve, sebze ve süt öncelikli olmak üzere, meyve suyu, çorba, yoğurt ve peynir gibi işlenmiş tarımsal ürünleri okul programlarına alma imkanı vermektedir.
Üye ülkeler, okul programındaki ürün seçimi esnasında, AB ürünü olmasına dikkat edip, ürünlerin sağlık ve çevre kriterlerine uymasına, üretim dönemine, çeşitliliğine ve mevcudiyetine dikkat etmektedirler. Ayrıca yerel makamlar, uyguladıkları programların bir parçası olarak, yerel veya bölgesel satın alma, organik ürünler, kısa tedarik zincirleri, çevresel faydalar ve tarımsal kalite planlarını teşvik etmekte serbesttirler.
Bunlara ek olarak, sağlıklı beslenmeyi teşvik etmeye yönelik tasarlanan okul programlarında dağıtılan işlenmiş tarımsal ürünlerin, tatlandırıcılar, suni tat arttırıcılar ve ilave şeker, tuz veya yağ içermemesi gerekmektedir. Sınırlı miktarda şeker, tuz veya yağ içeren ürünler, ilgili ulusal sağlık-beslenme yetkilileri tarafından yetkilendirilmişse, izin verilebilir.
Avrupa Birliği Komisyonu, üye ülkelerden okul programına yönelik 6 yıllık bir strateji ve yıllık ödeme planlarını sunmalarını talep etmektedir. Programın izlenmesi yıllık raporlar şeklinde yapılıp, tüm programın etkinliğinin değerlendirilmesi ise, programın 5. yılında yapılır.
Avrupa Birliği, bu program çerçevesinde 150 milyonu meyve-sebze ve 100 milyonu süt ürünleri olmak üzere toplamda 250 milyon Euro bütçe ayırmaktadır.




Güney Kıbrıs’ta Meyve-Sebze ve Süt Programı
Güney Kıbrıs (GK) kendi nüfusunun sağlığını göz önünde bulundurarak, kamuya veya özele ait ilkokullarının yanında okul öncesi öğrencilerine yönelik ücretsiz sebze, meyve ve süt tedarikini içeren okul programını yürütmektedir.  Güney Kıbrıs, %100’ünü AB’den hibe alarak uyguladığı programın bedeli, yıllık 790 bin Euro’dur.
Güney Kıbrıs’ın uyguladığı okul programı, aşağıdaki alt faaliyetleri kapsamaktadır;
1.     Okul programına ürünlerin tedarik veya dağıtımı
2.     Eğitim Faaliyetleri
3.     İzleme ve değerlendirme faaliyetleri
4.     Proje çıktılarının basımı
Güney Kıbrıs’ın uyguladığı okul programında maliyetleri uygun görülen ürünler, kantinler, üretici örgütleri, lisanslı sebze–meyve satıcılarından tedarik edebilirler. Sebze-meyve dağıtımı yapılacak ürünlerin organik ürün olması tavsiye edilmektedir.


1     Sebze-Meyveler



Maliyetleri uygun görülen meyve-sebzeler;
·       Armut
·       Kaysı (Goldsmith)
·       Erik (Formulas)
·       Narenciye
·       Elma
·       Muz
·       Nektarin
·       Şeftali
·       Kiraz
·       Çilek
·       Karpuz
·       Kavun
·       Sofralık üzüm
·       Kuru üzüm
·       Kornişon
·       Domates
·       Havuç
·       Karnabahar
·       Marul ve diğer yeşil sebzeler
·       Biber

2     Süt Ürünleri



Maliyetleri uygun görülen Sütler;
·    Taze Süt
·    Yarım Yağlı Süt
·    %1,5 Yağlı
·    Pastorize


Türkiye’de Süt Programı

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Ulusal Süt Konseyi işbirliğiyle yürütülen Okul Sütü Programı, ana sınıf ve ilkokullarda süt kullanımını artırmak, yeterli ve dengeli beslenmelerine katkıda bulunmak, sağlıklı büyüme ve gelişmelerini desteklemek için 2011-2012 öğretim yılından beri uygulanmaktadır. Süt dağıtımı haftada 3 gün (Pazartesi, Çarşamba, Cuma) olarak yapılmaktadır.

Dağıtımı uygun maliyet olarak görülen süt, aşağıdaki kriterlere uyulması talep edilmektedir.

1.     Güvenilir ve sağlıklı ambalajlarda
2.     200 ml
3.     Yağlı
4.     Sade UHT


Diğer Ülkelerdeki Uygulanan Süt Programı ve Avantajları

ABD: ABD’de okul öncesinden başlamak üzere daha fazla süt tüketen 3-9 yaş arası çocuklarda ve 10 yıllık bir sürede daha az deri altı yağlanması olduğu görüldü. Süt tüketiminin artması, her yaşta bel çevresinin daha az genişlemesi ve daha az kilo alımı ile sonuçlandı.

Japonya: Sadece süt değil, yemek dağıtımının da yapıldığı Japonya’da, süt dağıtımına rağmen çocukların %25,5’inde görülen kalsiyum eksikliğinin, süt dağıtılmadığında %67’ye çıktığı gözlemlendi. Süt dağıtımıyla çocukların büyük çoğunluğunun günlük kalsiyum alımında ortalama gereksinim düzeyinin üzerine çıktıkları belirlendi.

Rusya: Okul Sütü Programı’nın FAO tarafından başlatıldığı Rusya’da ilk uygulama, 2005’te iki şehirde bulunan toplam 25 bin çocuk ile başlatıldı. Bugün devlet tarafından desteklenen program, ülkedeki 83 federal oluşumun 46’sı tarafından uygulanıyor.

Çin: Okul Sütü Programı devlet eliyle 2000 yılında başlatılan Çin’de, yüksek besin değeri ve çocuk sağlığına faydaları nedeniyle kabul gören süt dağıtımı kapsamında, 2012’de 18 milyon öğrenci her gün okulda süt içti. Program 28 eyalet, 660 şehir ve 60 bin okula genişletildi.

Yeni Zelanda: Dünyanın önde gelen süt üreticilerinden Yeni Zelanda’da Fonterra firması tarafından yürütülen program, 2012’de pilot uygulama olarak 13 bin ilkokul çağındaki çocuğu kapsayacak şekilde başlatıldı. Pilot çalışmanın başarısı sonucu uygulama, 350 bin ilkokul çağındaki çocuk için genişletildi.

Meksika: Meksika’da kahvaltı olarak gerçekleştirilen uygulamanın gözle görülen sonuçları; derslerine daha fazla odaklanabilen, oynayabilen ve dinlenebilen çocuklar oldu.

Tayland: Okul Sütü Programı’nın 1992 yılında başlatıldığı Tayland’da da çok çarpıcı sonuçlar elde edildi. Yetersiz beslenme 1997 yılında %10, 2006 yılında %5 oranında azaldı. Çocukların boyları programın başlamasıyla birlikte fazladan 3 cm arttı. 2010’da çocukların boylarında 5 cm fazladan artış gözlendi. Okul çağında süt tüketimi ile birlikte 18 yaşında gençlerin ortalama boyu erkeklerde 169,5, kızlarda 164,5 cm oldu. Kişi başı süt tüketimi 1987’de 2 litreyken, 2003’te 23, 2011’de 31 litreye çıktı ve sektör büyüdü.

Fas: Kuzey Afrika ülkesi Fas’ta, kötü beslenmeye bağlı vitamin eksikliğinden dolayı, içeriği A ve D3 vitaminleri yönünden zenginleştirilmiş süt, bisküvi ile birlikte dağıtılıyor. Uygulama sayesinde okula devamda, çocukların konsantrasyonunda ve buna bağlı olarak okul başarılarında belirgin artış görülürken, çocukların sağlığında da iyileşmeler tespit edildi. Zenginleştirilmiş süt içen çocuklarda normal süt içenlere göre akut malnütrisyon (beslenmenin içerik veya miktar açısından yetersiz olması) tablosu yarı yarıya azaldı, 8 ayda A vitamini eksikliği ortadan kalktı, D vitamini eksikliği geriledi.

Sonuç

Sonuç olarak, sağlıklı beslenme, insan sağlığının ayrılmaz bir parçasıdır. Obeziteyi azaltmanın yanında kardiyovasküler hastalık ve tip II diyabet gibi ciddi hastalık potansiyelini azaltmada önemli bir rol oynar. Bilimsel çalışmalar, iyi beslenme alışkanlığı çocukluk döneminde edinildiğini göstermektedir.

Kuzey Kıbrıs Sağlık Bakanlığı’nın 2008 yılında yaptığı sağlık taramasının verilerine göre, yetişkin nüfusumuzun (20-80 yaş) % 11’i diyabetli, % 18’i ise glikoz tolerans bozukluğu (gizli şeker) saptanmıştır. 1996 yılında yapılan taramada ise gizli şeker oranı % 13.5 idi. Gizli şekerli kişilerin bu kadar yüksek bir rakama ulaşması çok ciddi bir problem olarak görülmektedir. Diyabet, pahalı ve kontrol edilmezse komplikasyonları olan bir rahatsızlıktır.

Kuzey Kıbrıs’ta kalp ameliyatı geçiren hastaların %90’ı ve gözlerinde lazer uygulaması gereken hastaların is %95’i diyabetlidir. Diyabet; tansiyon, kolesterol, kalp, böbrek yetmezliği, körlük ve daha birçok hastalığın tetikleyici etmenidir. 2008 taramasında ortaya çıkan diyabetli olanların oranını ile gizli şeker olanların oranını toplarsak %29 gibi bir rakama ulaşırız ki, bu nerde ise her on kişiden 3 kişinin diyabetli olduğu anlamına gelir. Bunları aileleri ile düşünürsek toplumun en az %60’ı diyabetten dolayı rahatsızlık duymaktadır.

Bu rahatsızlıklarla mücadelenin en uygun metodu, okul öncesi ve ilkokul dönemindeki çocuklara sağlıklı beslenme alışkanlıklarının öğretilmesidir.

Dünyanın birçok ülkesinde uygulanan okul programı ülkemizde de uygulanması elzem gibi görülmektedir. Okul programlarının uygulanması, sağlıklı beslenmenin yanında, tarımsal ürünlere yapacağı katma değer de yadsınamaz bir gerçeklik olarak karşımıza çıkacaktır.


  
 Referanslar
* https://ec.europa.eu/agriculture/school-scheme_en
* Commıssıon Implementıng Regulatıon (Eu) 2017/39 Of 3 November 2016
Councıl Regulation (eu) 2016/795 of 11 april 2016
* http://www.capo.gov.cy/capo (Fruıts and vegetables, bananas and mılk ın educatıonal ınstıtutıons school year 2017-2018) 
* https://www.diyabetdernegi.com/yayin/diyabet_dernegi.pdf