18 Aralık 2019 Çarşamba

Beslenme Alışkanlıkları Baskısında Kalan Tarım



Son dönemlerde beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak obezitenin artması, insan sağlığında ciddi riskler oluşturmuştur. Obezite ile baş edebilmek için yapılan farkındalık çalışmaları, beslenme alışkanlıklarının yeni bir boyuta girmesine neden olmuştur. Bu yöndeki toplumsal talepler, gıda pazarındaki ekonomikliği, sürdürülebilirliği, refahı ve gelişmelere yön vermeye devam edecektir.
Avrupa Birliği, 2019-2030 dönemini kapsayan gıda projeksiyon çalışmasını 10 Aralıkta yayınladı. Bu rapor, önümüzdeki 10 yılda beslenme kültüründe ne tür değişikliğe uğrayacağımızı da görmemize fırsat sağlayacaktır.

Hızlı bir yaşam temposu içerisinde bulunan tüketicilerin beklentileri, uygun fiyata alabileceği ürünlerin yanında, sağlık, hayvan refahı, iklim değişikliği ve çevresel kaygıları barındıran gıda sektörünün gelişmelerine yön vermeye devam edecektir. Örneğin, AB tüketicileri 2019 yılı içerisinde gıda satın alırken dikkat ettikleri en önemli faktörler, maliyet, gıda güvenliği, etik ve inanç değerleridir. Bu kaygılar, yerel, organik, gdo içermeyen veya diğer sertifikalı ürünler gibi alternatif üretim sistemlerinin geliştirilmesine fırsat sağlayacaktır.

Fakat, raporda tüketicilerin beklentilerindeki çelişkilere de yer vermektedir. Hızlı bir yaşam tarzı, raporda açıklanan faktörlerle her zaman uyumlu olmayan hazır yemeklerin, atıştırmalıkların ve hareket halinde yenebilen yiyeceklerin artmasına da neden olmaktadır.

Rapora göre, kişi başına düşen küresel yiyecek tüketimi de artmaktadır. Bu durum, küresel ticaret üzerinde etkileri olacaktır. Yeni fırsatlar Avrupa Birliği tarım-gıda piyasasına fırsatlar sunarken, küresel anlamda rekabete de yol açacaktır.  Örneğin, tahıllara olan küresel talebin artması, AB buğday üretimini tetiklerken, Karadeniz bölgesi ile de rekabeti artmasına neden olacaktır.

Avrupa Birliği'nde toplam tarım arazisinin 2030'da 178,3 milyon hektara düşmesi beklenmektedir. Buna karşın, 2030 yılının 2020 yılına kıyasla, protein bitkileri için kullanılan alanın %46, yem bitkileri için kullanılan alanın %2 ve yağlı tohumlar için kullanılan alanın% 1 oranında artması beklenmektedir.


AB tarımsal görünüm raporu, Avrupa Birliği tüketicilerinin diyetindeki protein değişiminin gelecek on yıldaki etkisine ilişkin bir öngörü de sunmaktadır. Alternatif bitki bazlı diyetlerde önemli bir artış olduğu varsayılarak, et ve süt piyasası, bitkisel ürün piyasası ve çevre üzerindeki etkisi olacağı varsayılıyor.

Tablo. Haftalık Kişi Başı Protein Kaynaklı Ürün Tüketimi 2030
BİTKİSEL PROTEİN KAYNAKLARI
HAYVANSAL PROTEİN KAYNAKLARI
Ürünleri
Gram
Ürünler
Gram
Tahıl
+44
Et
-192
Baklagil ve Soya Fasulyesi
+106
Süt Ürünleri
-609
Sebze ve Kabuklu Yemişler
+319
Balık ve Yumurta
-103
Toplam
+469
Toplam
-904

Bu değişim, et ve süt üretici fiyatlarında düşüşe yol açıp, sektörün küresel pazarlardaki rekabet gücünü artırabilir. Bitkisel ürün piyasası ile ilgili olarak, insanların tüketime olan talebin artması, düşük yem talebini kısmen telafi edebilir ve bu da arazi kullanımının azalmasına neden olabilir. Avrupa Birliğindeki soya fasulye üretiminin 2030 yılında %5 artmasının bir sonucu olarak, soya fasulyesinin de insanlar tarafından tüketilmesinin ayni oranda artacağı öngörülmektedir.  Son olarak, bu değişimin iklim ve çevre için potansiyel faydaları olabilir. Örneğin, Avrupa Birliği tarım sektörünün karbon salınımında %6 düşüş öngörülmektedir.

Bu yılki raporda yer alan bir başka öngörü ise, AB'de üretilen sütün yüzde yüzünün 2030 yılına kadar GDO’dan ari yemler kullanılarak üretileceğidir. Bu öngörü, AB soya fasulye ithalatının kademeli olarak azalmasına yol açacak ve AB yem bitkilerinin üretimindeki artışa yol açacak. Ayrıca, bu senoryada yemlerin sınırlı olması nedeniyle, süt üretiminde yüzde 0,5, sığır eti ve dana eti üretiminde ise yüzde 1,3'lük bir düşüş öngörülmektedir.

Orta vadeli görünümlü bu raporda üçüncü bir senaryo daha verilmiştir;

Çin'deki Afrika domuz gribinin (ADG) küresel ve AB et piyasası üzerindeki olumsuz etkisi yer almaktadır. Bu konuda iki seçenek yer almaktadır. Birincisi, 2030 yılında domuz eti üretiminin AGD öncesi seviyelere yükselmesi durumunda, daha hızlı bir iyileşme olurken ve ikinci seçenekte ise, 2030 yılında artışın ADG öncesi seviyelerin altında kalması durumunda daha yavaş bir toparlanma söz konusu olacaktır. Her iki senaryoda da, Çin'in ithalat talebi rekor seviyelere ulaşacak ve Avrupa Birliğinin de dahil oldu kilit ihracatçı ülkelerden daha fazla ihracat yapılmasına yol açacak. Bu durum, önümüzdeki iki -üç yıl içinde Çin dışında bir üretim genişlemesine yol açacaktır. Ancak, AB’deki birçok ülkenin çevre politikaları gereksinimleri, üretim artışını sınırlandıracaktır.

Ayrıca, raporda çevresel ve iklim yönleriyle ilgili öngörüler de yer almaktadır. İlk defa, çiftlikten sofraya tüm gıda sisteminin sera gazı emisyonlarını dikkate alan göstergelere yer verilmiştir. Ayrıca karbon, azot, su ve toprak analizleri yapılmıştır. Süt sığır sayısındaki beklenen azalmanın, sera gazı emisyonlarındaki azalmaya katkıda bulunacağı tahmin edilmektedir. Öte yandan, daha yüksek ürün verimi ve üretim için, tarlalarda kullanılan gübreden dolayı, azot oksit (N2O) emisyonlarını artırabilir.

21 Mart 2019 Perşembe

Nea Salamina - Mağusa Türk Gücü Maçı


"Küçük Top Büyük Topu Oynatır" Mao...




"Resmi nitelikten ve Kıbrıslı Türk Futbol Hakeminde yoksun bir maç ve ABD-Çin arasındaki Ping-Pong Diplomasisi"

Salı günü oynan Ne Salamina-MTG maçı, ABD - Çin arasında organize edilen ve bunun yarattığı sinerji, liderlerin de dahil olduğu ping-pong diplomasini aklıma getirdi.

Soğuk savaş sırasında ABD-Çin arasındaki tüm diplomatik yollar tıkanmış ve iki ülke bu durumdan ciddi zarar görmeye başlamıştı.

1971 yılında Çin'de düzenlenen masa tenisi turnuvasına katılan ABD'li ve Çin'li oyuncuların yarattığı sinerji ile 22 yıl aradan sonra kurulan ABD-Çin ilişkilerinin temellerini atmış oldu.

Bu turnuva sonrasında, karşılıklı masa tenisi maçları yapılmaya devam edilmiş ve bu maçlar bahane edilerek, diplomatik ilişkiler, Nixon - Kissenger ve Mao arasında el yazısı ile yazılmış mektuplar sayesinde yapılmaktaydı. Daha sonra Henry Kissenger Çin'e gizli bir ziyaret yapar, yasaklar kademeli olarak kalkar ve Şubat 1972'de Nixon Çin'e 8 günlük bir ziyaret gerçekleştirir.

Gelelim bizim dünkü maça;



Aylar öncesinden hazırlıkları yapılan dostluk niteliğinde maç, 19 Mart Salı günü Pile Köyünde oynandı. Pile köyünün grift ve karmaşık idari ve yönetimsel yapısından dolayı maçın oynanacağı sahanın olası yaratacağı sorunlar önceden düşünülmemiş ve son gün tartışılmış fakat maçın oynanması yönünde bir duruş sergilenmiştir.

Mao'nun dediği gibi belki "Küçük Top, Büyük Topu Oynatarak" Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler arasındaki güvenden yoksun olan ilişkilere olumlu katkı sağlar.

Bu maça her iki toplum liderinin davet edilmesi, ilişki düzeyini normalden diplomasiye kaydırmıştır. Her iki toplum arasındaki diplomatik ilişkilerde olduğu gibi Barış Gücü gerekli insiyatifi alıp, her iki liderin de katılımının sağlaması gerekmekteydi.

Güven artırıcı önlem çerçevesinde, her iki takımın maç oynanması düşünülmüş fakat Kıbrıslı Türk Hakemler pek dikkate alınmamıştır.

Gönül arzu ederdi ki, her iki tarafın da hakemleri bu maçta görev alsaydı, güven yaratılmasında daha adilane bir yaklaşım sergilenecekti. 

Barış adına vurulan en ufak top, diğer büyük topları oynatması dileğiyle...

15 Şubat 2019 Cuma

KOOPERATİFÇİLİK NEDİR? VE KIBRIS'TA KOOPERATİFÇİLİK



GİRİŞ

Kooperatif'in Ortak Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Değerleri
Kooperatifler, çalışanlarının sahip olduğu, üyelerinin kontrolünü ve denetimini yaptığı, ortak ekonomik, sosyal ve kültürel değerlerde bir araya gelinen işletmelerdir.


Üyeleri çalışanlar, kullanıcılar veya bölge sakinleri olan kooperatiflerde "Bir Üye, Bir Oy" kuralı ile demokratik şekilde yönetilirler.

Koperatiflerin amacı yalnızca kar değil, uluslararası kabul görmüş ilkeleri paylaşır ve işbirliği yoluyla daha iyi bir dünya oluşturmak için birlikte hareket ederler. 

Adalet, eşitlik ve sosyal adaleti kuruluşun merkezine koyan dünya çapındaki kooperatifler, insanların uzun vadeli iş ve refah üreten sürdürülebilir işletmeler oluşturmak için birlikte çalışmalarına izin veriyor.
  
Birleşmiş Milletler tarafından 2012 yılı kooperatifçilik yılı ilan edilirken, Kuzey Kıbrıs’ta ne kadar da özlem duygusu içinde barındırırsa da kötü tecrübelerden dolayı kooperatifçiliğe pek sıcak bakılmamaktadır. 

Son dönemlerde, bazı girişimler yapılmış olsa da ekonomik anlamada az sayıda üretim kooperatif bulunmaktadır.

Kıbrıs’ta bu konuda yapılan araştırmaların da çok sınırlı sayıda kalması (Orhan Aydeniz, Hasan Rifat Siber ve Okan Şafaklı ayrı tutulmalıdır) daha geniş çaplı yapılacak araştırmaların da önünü tıkamaktadır. 

Kıbrıs’ın Güneyinde ise, 2012 Uluslararası Kooperatifçilik Yılı çerçevesinde “Daha İyi Bir Dünya için Kooperatif İşletmeleri” adlı konferansa ev sahipliği yapmıştır.  Bu yapılan çalışma, dünyada kooperatifçiliğin hem istihdam, hem de ekonomideki etkilerini ortaya çıkarmaktır. 

KOOPERATİFÇİLİĞİN TARİHÇESİ

Kooperatifçiliğin Tarihçesi
Kooperatifçiliğin temelini teşkil eden dayanışma fikri çok eskilere uzanmaktadır. Tarih boyunca bireyler ortak hedeflere varabilmek için birlikte çalışmışlardır. Örneğin, bireyler aile, kabile ve aşiret şeklinde yaşayıp avcılık alanındaki başarıların ve paylaşımların avantajını görmeleri onları birlikte hareket etmeye teşvik etmiştir. Kıbrıs’ta ise eski dönemlerde, tarımsal anlamda, müşterek çoban tutma, müşterek hasat gibi birlikte çalışma faaliyetleri görülebilmiştir.

İlk Kooperatifçilik örnekleri Avrupa ve Kuzey Amerika’da 17. Ve 18’inci yüz yılda kendini göstermiştir. Rochdale Toplum Öncüleri tarafından İngiltere’de 19’uncu yüzyılda modern anlamda kooperatifçilik hareketini başlatmışlardır. Özellikle, Rochdale Toplum Öncülerinin bu hareketi ile kooperatif işletmelerinin kalkınmasını sağlayacak eşsiz katkısı ise yeni bir yasanın yapılmasını gündeme getirmiş ve kooperatifçilik prensiplerin oluşturulmasını sağlamıştır. Kooperatifçilik gündeme geldiği günden beri tüm ülkelerde faaliyet göstermektir. Bu çerçevede, ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Belçika, Danimarka, Fransa, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İsviçre, İtalya ve Sırbistan’daki kooperatiflerin temsilcileri 19 Ağustos 1895 yılında Londra’da bir araya gelerek Uluslararası Kooperatifçililer Birliği (ICA) ilk toplantısını yaparak kurulmuştur. ICA’nın amaçları arasında, kooperatifçilik prensiplerinin tanımlanması ve korunmasının yanında uluslararası ticaretin gelişmesini de sağlamaktadır. Özellikle, hem I. hem de II. Dünya Savaşında yaşamını sürdürebilen tek uluslararası örgüttür. Şu anda, ICA’nın 98 ülkede 273 kooperatif üyesinden 1 milyardan fazla kişiyi temsil etmektedir. Bu rakamlar baz alındığında uluslararası alanda en büyük sivil toplum örgütlerinden biridir. 
 Kıbrıs’ta ise ilk modern kooperatifi, Kıbrıslı Rum ve Türkler tarafından Tasarruf ve Kredi Kooperatif Şirketi ismi altında 1909 yılında kurulmuştur. Bununla birlikte, ortaklarının tamamı Türklerden oluşan ilk kooperatif ise, 1927 yılında Mağusa’ya bağlı Sütlüce Köyünde kurulmuştur.  

KOOPERATİFÇİLİĞİN PRENSİPLERİ

Rochdale Toplum Öncüleri tarafından kurulan kooperatifteki prensipler zamanla evrimleşerek en son halini Uluslararası Kooperatifiler Birliği 1995’de Genel Kurul Toplantısında ilkeler gözden geçirilerek 7 maddelik prensipler kabul edilmiştir.

1- Gönüllü ve Açık Üyelik: Kooperatifler üye olmanın sorumluluğunu almaya gönüllü herkese açık organizasyonlardır. Cinsiyet, sosyal, ırk, politik ve dini ayrım gözetmeksizin herkese açıktır.

2- Demokratik Yönetim: Kooperatifler uygulanan politikaları belirleme ve karar alma konularına katılan üyelerce kontrol edilen demokratik organizasyonlardır. Üyeler eşit oy hakkına sahiptir.

3- Üyelerin Ekonomik Katılımı: Üyeler kooperatif parasını demokratik olarak kontrol eder, eşit olarak katılırlar. Para kooperatifin ortak çıkarı için kullanılır. Üyeler üyelik koşulu olarak sınırlı bir bedel öder. Üyeler kooperatifi geliştirmek ve diğer aktiviteleri desteklemek için  ek bedel öderler.

4- Özerklik ve Tarafsızlık: Kooperatifler, üyeleri tarafından yönetilen özerk organizasyonlardır. Hükümet veya diğer organizasyonlarla yaptıkları anlaşmalarda veya dış kaynaklardan anapara artırımında üyelerinin demokratik kontrolü ve özerk yapıyı koruyacak şekilde hareket ederler.

5- Eğitimin Geliştirilmesi: Kooperatifler gelişim odaklı olarak, üyeleri ve seçilmiş temsilcileri, yöneticileri ve çalışanları için eğitim sağlayabilir.

6- Kooperatif İçinde İşbirliği: Kooperatifler kooperatif hareketini güçlendirip daha verimli hale getirmek için lokal, milli, bölgesel ve uluslararası yapılarda üyelerine hizmet verirler.

7- Topluma Karşı Sorumluluk: Kooperatifler topluluk gelişimi için üyeler tarafından onaylanan politikalara göre çalışırlar.

Ayrıca, Uluslararası Kooperatif Birliği (ICA)’nın tanımına göre kooperatif; gönüllü olarak bir araya gelen kişilerin, ekonomik, sosyal ve kültürel gereksinimlerini ve isteklerini birlikte karşılamak için demokratik biçimde kendi kendini yöneten ve denetleyen bir girişimdir.

KOOPERATİF TÜRLERİ

Dünya’da çeşitli kooperatif yönetim türleri bulunmaktadır. Bunların başlıcalar;

   Perakendeci Kooperatifleri,
   İşçi Kooperatifleri
   Gönüllü kooperatifleri
   Sosyal Kooperatifler
   Tüketici Kooperatifleri
   İş ve İstihdam Kooperatifleri
   Yeni Nesil Kooperatifleri

Ayrıca, dünyada çeşitli kooperatif türleri mevcuttur.

Konut Kooperatifleri
Kamu Hizmeti Kooperatifleri
Tarımsal Kooperatifleri
Kredi Birlikleri ve
Bankacılık Kooperatifleri
Federal ve İkincil Kooperatif
Toptancı kooperatifleri
Kooperatif Birlikleri
Politik Akım Kooperatifleri
Kuzey Kıbrıs’ta Kalkınma Kooperatifleri, Kooperatif Kredi Şirketleri, Tasarruf Kooperatifleri ve Tüketim Kooperatifleri olarak 4’e ayrılmaktadır.

KOOPERATİFLERİN SOSYO-EKONOMİDEKİ YERİ

Kooperatiflerin İstihdamdaki Yeri
·       
ICA Coop,  2017 yılına ait Kooperatif ve İstihdam konulu bir rapor yayımlamıştır. BU rapora, dünyadaki 156 ülkeden gelen veriler dikkate alındığında, 279,4 milyon insan Kooperatiflerde istihdam edilmektedir. Diğer bir ifadeyle, bu ülkelerdeki çalışan nüfusun yaklaşık %10'u kooperatiflerde istihdam edilmiştir. Kooperatiflerde istihdam edilenlerin yaklaşık 252,2 milyonu tarım sektöründeki çalışanlarıdır.

Kıbrıs'ın Güney'inde yer alan 62 Kooperatifinde 3 Bin 85 çalışan yer almaktadır.


Fransa’da çalışan nüfus %3,5’ini temsil eden yaklaşık 680 bin kişi 17.897 adet kooperatifte istihdam edilmektedir.

Kenya’da nüfusun %63’ü kooperatiflerden yarar sağlamaktadır. Yaklaşık 780 bin Kenyalı 17.326 kooperatifte çalışmaktadır. 

Kolombiya’da bulunan yaklaşık 4 bin kooperatifte 130 bin kişiye doğrudan istihdam sağlamanın yanında ülkedeki tüm iş sektörlerinin %3,65’in temsil etmektedir. 

Endonezya’da bulunan 150.223 kooperatifte yaklaşık 574 bin kişi çalışmaktadır. 

Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık 30.000 kooperatifte 725 bin kişi çalışmaktadır.

Kooperatiflerin Ülke Ekonomilerine Yaptığı Katkı

Danimarka’daki tüketici perakende piyasasının %36,4’ünü tüketici kooperatifleri elinde tutmaktadır. 

Japonya’da çiftçi kooperatifleri tüm çiftçilerin %91’ini ve 90 milyar Amerikan Dolarını içinde barındırmaktadır. 
Ayrıca, 2007 yılındaki verilere göre, tüketici kooperatifleri gıda piyasası pazar payının %5,9’unu yani 34,048 milyar dolar ciroyu elinde bulundurmaktadır. 

Yeni Zellanda’daki kooperatif şirketleri Gayri Safi Yurt İçi Hâsılanın %22’sini oluşturmasının yanında süt işletmeciliğinin %95’inden sorum olmaktadır. Ayrıca, süt ve süt ürünlerinin ihracatının %95’i kooperatifler tarafından yapılmaktadır.

Kooperatiflerin Üyelerinin Nüfus İçindeki Yeri

Kanada’da her on kişiden 4’ü en azından bir kooperatifin üyesidir. Quebek’te yaklaşık nüfusun %70’i üye iken, Saskatchwan’da bu oran % 56’dır. Malezya’da, 6,78 milyon insan veya toplam nüfusun %27’si kooperatiflerin üyesidir. Norveç’te, nüfusun 2 milyon insanı kooperatiflerin üyesidir. Paraguay’da 783.000 veya nüfusun %18’i 1047 kooperatifin üyesidir. Bunun da 6 milyon insandan fazla kişiye doğrudan etki yapmaktadır. İspanya’da nüfusun %15’i veya 6,7 milyon insan 2008 yılında kooperatiflerin üyesi olduğu görülmektedir.



Kooperatifçiliğin Geleceğine Projeksiyon - Coops 2030

Uluslararası Kooperatifler Birliği, Birleşmiş Milletlerin 2015 yılında kabul ettiği Sürdürülebilir Kalkınmanın 2030 Ajandasında belirlenen 17 hedefe ulaşmak için tüm kooperatiflerin eğitilmesi yönünde katkı yapmak için taahhüt vermiştir.



Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri:

1. Yoksulluk Yok
2. Sıfır Açlık
3. Sağlık ve Refahın İyileştirilmesi
4. Kaliteli Eğitim
5. Cinsiyet Eşitliği
6. Temiz ve Sağlıklı Su
7. Uygun Fiyata ve Temiz Enerji
8. Uygun İş ve Ekonomik Büyüme
9. Sanayi,İnnovasyon ve Altyapı
10. Eşitsizliği Azaltılması
11. Sürdürülebilir Şehirler ve Toplumlar
12. Sorumlu Tüketim ve Üretim
13. İklime Yönelik Faaliyetler
14. Su Altındaki Yaşam
15. Yüzeydeki Yaşam
16 Barış Adalet ve Güçlü Kurumlar
17. Hedeflere Yönelik İşbirliği

  Kıbrıs’ta Durum
Kıbrıs’ta kooperatifçiliğin yapılanması ve kurumsallaşması 1914 yılında “Kooperatif Şirketler Kanunu’nun” çıkarılmasıyla başlar. Daha sonra 1923 yılında tüm kooperatifleri kapsayan “Kooperatif Şirketler Kanunu” çıkarılır. 1925 yılında Kıbrıs Ziraat Bankası kurulur. 1937 yılına gelindiğinde ise, “Kıbrıs Kooperatif Merkez Bankası” kurulur.  

1959 yılında Kooperatif Yasası’nda bazı noksanlıklar tespit edilir günümüzde yürürlükte olan “Kooperatif Şirketler Yasa’sı” (Fasıl 114) çıkarılır. Bu yasada da yapılan bazı değişikliklerle iki toplumun kooperatiflerini ilgili tarafın mukayyidi tarafından yönetilirdi.

1975 yılından yapılan mübadeleden sonra göçmen olarak Kuzeye yerleşen Türkler ayni kooperatifleri kurarlar. Savaş sonrasında, yiyecek ve giyecek teminindeki sıkıntılar PEYAK gibi oluşturulan kooperatiflerin marketleri aracılığıyla giderilir. Üretilen ürünlerin satışı noktasında ise, kooperatif örgütü tarafından alınıp pazarlanmakta idi. 

Kuzey Kıbrıs’ta kooperatiflerin iş hacimlerinin genişlemesinden sonra Kooperatif Dairesi 94/2007 sayılı yasasıyla hizmete girdi. Böylece, kooperatiflerin kaydı, denetlenmesi ve eğitimi bu daire aracılığıyla yapılmaktadır.

14 Mayıs 2002 yılında fasıl 114 yapılan değişiklikle “Bankacılık” lisansı alamayan kooperatiflerin isimlerinde bankacılık teriminin bulunmasını yasaklamasının yanında mevduat alınıp kredi verilmesini yalnızca üyelerine izin vermektedir. 

Ayrıca, üyelerinden topladıkları mevduatların %80’ini plase etmelerini geri kalan %20’sini mevduat olarak KKTC Merkez Bankasına yatırmalarını zorunluluk haline getirmektedir. 

Bununla birlikte, 2002 yılında yapılan “Kooperatif Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Yasa’sı” uyarınca kooperatifler yılda iki defa mevduatlarının binde 5’ini prim olarak fona yatırmasının yanında yıl sonu gelir fazlasının %10’unu yine fona gelir olarak yatırmak zorundadırlar.  

Ayrıca, fasıl 114 ün 6’ıncı maddesi uyarınca bir kooperatif in 12 üyesi olmadıkça kayıt yapılamayacağını ve 41’inci madde uyarınca da tasfiye koşullarını belirlemektedir.

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Aydeniz C. Orhan, 2008 Kooperatifçilik ve Önemi
Siber R. Hasan 1990, Köycülüğümüzün Dünü Bugünü
Dr. Şafaklı Okan, 2003, KKTC’de Kooperatiflerin Finansmanı Üzerine Bir Çalışma, Yönetim ve Ekonomi, 
Fasıl 114 (Kooperatif Şirketler Yasası)
Niksarlı Muammer, Mart 2003 Avrupa Girişiminde Kooperatifler
Zeuli A. Kimberly ve Crop Robert “Cooperatives: Principles and Practices in the 21’st Century
Second Global Report on Cooperatives and Employment
Coop FR, Top 100 des Entreprises Coopératives et panorama sectoriel, 2010.
Ministry of Co-operative & SMEs, Indonesia, 2004
Coop Norden AB Annual Report 2007
Co-op 2007 Facts & Figures, Japanese Consumers' Co-operative Union.
New Zealand Co-operative Association, 2007.
Co-operative Secretariat, Government of Canada
Ministry of Entrepreneur and Co-operative Development, Department of Co-operative Development, Malaysia, Statistics 31 December 2009.
The Co-operative Centre of Norway.
Instituto Nacional de Cooperativismo, INCOOP.
CIRIEC, Las grandes cifras de la economía social.