8 Kasım 2024 Cuma

1 ASIRLIK TÜRK DEVLETLERİNİN ORTAK ALFABE ÇALIŞMALARI

 

 


Türk Devletlerinin Ortak Bir Alfabe kullanabilme çalışmaları yeni değildir. Tanzimat Dönemi şairlerinde Muallim Naci’nin dediği gibi “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür”....


Atatürk'ün 1928 yılında gerçekleştirdiği harf devrimi ile Türkiye Cumhuriyeti, Arap alfabesi yerine Latin alfabesine geçmesinden sonra okuma-yazma oranı artmış ve modernleşme süreci de hızlanmıştır.
Bu dönemde, diğer Türk devletlerinin Latin alfabesine geçilmesinin de içinde yer aldığı kongre Sovyet Rusyası döneminde 26 Şubat-6 Mart 1926 tarihleri arasında Bakü şehrinde düzenlenmiştir. Bu kongrede Sovyetler Birliği sınırları içinde yaşayan Türk halklarının tarihi, edebiyatı, dili, alfabesi, etnografyası ve kültürü ile ilgili önemli kararlar da alınmıştır. Kongrede Latin alfabesine geçişin bilimsel ve metodolojik prensipleri detaylı bir şekilde ele alınmış ve hazırlanmıştır.

Sovyetler Birliği'ne bağlı Orta Asya’daki Türk devletleri ise 1920'lerde Latin alfabesine geçiş yapmaya başlanmıştır. Türk devletleri, İstanbul ağzından farklı olarak kendi alfabelerinde özgün sesleri karşılamak adına Q, X, W, Ñ, Ä bu tür harfleri kullanmışlardır. Bu durum, Türk dilleri arasında okuma ve yazmada bazı farklılıklar yaratsa da, ortak bir alfabe çalışmaları bu farklılıkları ortadan kaldırma amacını taşımaktadır.


 

Örneğin, Azerbaycan'da 1923 yılından itibaren Yeni Türk alfabesi devlet alfabesi olarak kabul etmiş olmasına karşın, Latin alfabesine resmi geçiş bu kongreden sonra oybirliğiyle gerçekleştirildi. 1 Ocak 1929'da Sovyet hükûmeti Arap alfabesinin kullanımını resmen yasakladı. Bu kongrede, Latin alfabesinin Türk dünyasında ortak bir alfabe olarak kabul edilmesi tartışıldı ve kısa süreli bir ortak Latin alfabesi kullanımı sağlandı. Ancak Sovyet yönetimi, 1930'ların sonlarına doğru bu devletlerin Kiril alfabesine geçmesini zorunlu kıldı ve bu süreç Türk devletlerinde Latin alfabesi kullanımını sona erdirdi.

Kıbrıslı Türkler ise, Türkiye’nin Harf devriminden sonra matbaa harflerini sipariş ettiren Mustafa Kemal Atatürk, dönemin Söz gazetesi için de Latin harfli matbaa çalışmalarına desteklediği görülmektedir. Böylece, Kıbrıs Türkler, Atatürk ile birlikte Türkiye’nin alfabesini derç ederek latin harfleri kullanmaya başlamıştır. Fakat Kıbrıslı Türkler, diğer Türk devletleri gibi orta asyadan getirdiği kendine has kültürel konuşma seslerine karşılık gelen farklı harfler kullanmamıştır. Örneğin, Nazal “Ñ” harfini kullanmamıştır.
Sovyet Rusya'sının dağılmasından sonra, 1990'lı yıllarda bağımsızlıklarını kazanan Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan gibi ülkeler tekrar Latin alfabesine geçmeye başladı.
1991 yılında başlatılan ortak alfabe çalışmalarının ardından Türk Şurası (Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk-Kardeşlik ve İş Birliği Kurultayı) tarafından 21-23 Mart 1993'te Antalya'da yapılan toplantıda Türk Cumhuriyetlerin alfabelerine Q, X, W, Ñ, Ä harflerinin eklenmesi ortak karar olarak kabul edilmiştir. Bu dönemde, Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan ise Süleyman Demirel idi. Türk Keneş kurulu tarafından da benimsenen bu karar uygulandığı takdirde (inceltme ve vurgu işaretli harfler hariç) 34 harfli bir alfabe Türk dünyasının önemli bir bölümünde en azından protokolde yürürlüğe girmiş olacaktı. Ortak alfabe üzerine yapılan çalışmaların üzerinde  yaklaşık 1 asır geçmesine  Bugün oldu hala daha ortak
Son günlerde tekrardan hız kazanan Türk devletleri arasında ortak alfabe girişimlerine yönelik tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Günümüzde Türk Devletleri Teşkilatı Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu 3. Toplantısı, Türk Akademisi ve Türk Dil Kurumu işbirliğinde 9-11 Eylül 2024 tarihlerinde Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de yapıldı. Bu toplantıda, Ortak Türk Alfabesi önerisi üzerinde uzlaşı sağlandı. Böylece, 34 harfli Ortak Türk Alfabesi, Türk dünyasındaki farklı lehçeler ve dil ihtiyaçları göz önünde bulundurularak tasarlandı. Bunun ana amacı, ortak bir alfabenin geliştirilmesiyle kültürel entegrasyonu artırılacaktır.  

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder