29 Mayıs 2018 Salı

AB Konseyi Yeni Organik Tarım Tüzüğü Onayladı. Yeni Tüzük Neler İçermektedir?




Ülkemizde, Ortak Tarım Politikası kapsamında yürütülen çalışmalar sonucunda, ortaya çıkan Organik Tarım Yasası Meclisten oy birliği ile geçti. Bu bir çerçeve yasası olmakla birlikte, organik tarımın uygulanmasına ilişkin diğer yasal mevzuatlar hazırlanıp çıkarılacaktır. 

Avrupa Birliği'nin organik tarımına ilişkin yürürlüğe girecek yeni Tüzüğün birey ve kurumlara faydalı olabileceği düşüncesi ile yaptığım araştırmayı sizlerle paylaşıyorum. 

Aşağıda, Avrupa Birliği’nin organik tarım sektörünü yeni dönemde kontrol ve denetleyecek Tüzük’ün içeriğine ilişkin detaylı bilgiler bulunmaktadır.

Avrupa Birliği Konseyi, Organik Ürünlerin Üretimi ve Etiketlenmesi ile ilgili Tüzüğü 22 Mayıs 2018’de onayladı. Bu Tüzük, 1 Ocak 2021’de yürürlüğe girecek. Tarım ve Kırsal Kalkınma Komseri Phil Hogan, 22 Mayıs’ı “birçok insanın çok çalışıp, muazzam bir sabır gösterdiği gün” olarak tarif etmektedir. 2021’de yürürlüğe girecek Tüzük, mevcut ve olası organik üreticilere yeterli bir zaman vermek suretiyle, güvenli ve kesin sonuçlar doğuracak planların yapılmasına olanak sağlayacaktır. 

Avrupa Birliği tarımının en dinamik sektörü olan Organik tarım, 27 Milyar Euroluk bir değer, son 10 yılda %125 büyüme ve her yıl yaklaşık 400 bin hektar organik tarım amaçlı arazi kullanımı artmaktadır. Buna karşılık, 20 yıl önce yürürlüğe giren mevcut kurallar, sektörün daha da büyümesini engellemesinin yanında, gerileme riskini de beraberinde taşımaktadır.

Ortak Tarım Politikasının ve bağlı diğer yasal mevzuatların en büyük başarısı, yeni zorluklara ve fırsatlara uyum sağlama olarak gösterilmektedir.

AB Organik sektörü yukarı yönlü bir ivme çizmektedir. Bu yeni tüzükten, yukarıya doğru ivmenin daha da yükseltilmesine ve güçlendirilmesine katkı yapacağı düşünülmektedir.

Bugüne kadar sektör, mevcut Tüzük üzerinde yama yapılarak veya istisnalar verilerek kontrol edilmeye çalışılsa da, güvenli ve kesinlik ilkesine yeteri kadar yaklaşamıyorlar.

Yeni Tüzüğün Ana Hedefleri:
·        Üretim kuralları basitleştirilecek ve bazı istisnalar ve derogasyonların kaldırılmasıyla daha da uyumlu hale getirilecektir.
       Tüm tedarik zinciri boyunca sıkı önlemler ve sağlam risk temelli kontroller sayesinde kontrol sistemi güçlendirilecektir.
       Üçüncü ülkelerdeki üreticiler, AB'de üretilenlerle aynı kurallara uymak zorunda kalacaklar.
       Organik kuralların kapsamı, daha geniş bir ürün listesini (ör. Tuz, mantar, balmumu, maté (Kafein yönünden zengin bir içecek), asma yaprağı, palmiye kalpleri) ve ek üretim kurallarını (ör. Geyik, tavşanlar ve kümes hayvanları) kapsayacak şekilde genişletilecektir.
       Yeni grup sertifikasyon sistemi sayesinde sertifikasyon küçük çiftçiler için daha kolay olacak
       Pestisitlerden kazara bulaşma riskini azaltmak için daha düzgün bir yaklaşım olacaktır.
       Seralarda sınırlandırılmış yataklarda üretim için istisnalar aşamalı olarak kaldırılacaktır.

Yeni Tüzük’te Hangi Değişiklikler Yer Alacak?
Tek Set Kurallar Dizini
Yeni Tüzükle birlikte en önemli gelişme, tüm Avrupa Birliği Organik sektörünü kapsayacak “Tek Set Kurallar Dizini” oluşturacaktır. Eski kurallar, A La Carte Sisteme (Kurallar içinden seçme imkanı) müsaade etmektedir. Bu tür uygulama bazen tek bir üretici düzeyinde de olabilmektedir.
Yeni kurallar dizini, geçmişte kabul edilen istisnaların, örneğin organik bir bileşenin sınırlı bir stok durumunda, organik olmayan bir malzemeyle geçici olarak değiştirilmesine benzer şekilde, bu muafiyetlerin yerine getirilmesi için esnekliğe ihtiyaç duymaya devam edecektir. Fakat, bu esneklik zamanla sınırlandırılacaktır. Düzenli olarak değerlendirilip, gerekliyse tüm üreticiler için uygulanacaktır. Böylece, tek üretici bazında alınan istisnanın yarattığı adaletsiz ortamdan, tüm üreticilere adil davranılacaktır.

AB’ye İthalatta Tek Tip Standart
Yeni Tüzük yalnızca, Avrupa Birliğindeki çiftçilere yönelik olmayacaktır. Avrupa Birliğine ithal eden ülkelerden de ayni kurallara uymaları beklenmektedir. Yeni Tüzük, AB’nin mevcut organik ürünlerin ithalatına uyguladığı 60’ın üzerindeki farklı standarttın yerini alacaktır.
Ayni standartta ve ayni ülkenin üreticilerine, farklı standart uygulamaktadır. Bunun temel sebebi, her sertifikasyon kuruluşu kendi farklı kurallarını yaratmasıdır. Bu Tüzükle birlikte, AB içerisindeki operatörler ile AB dışından gelen operatörler arasında tek düze bir yapı oluşturulacaktır.
Yeni kurallar dizini, tuz, mantar ve uçucu yağları da kapsayacak şekilde genişleyecektir.      Ayrıca, sektörün gelişimi ve oluşabilecek talep doğrultusunda olası ürünlerde ekleme fırsatı bu Tüzükle yakalanacaktır.

Küçük Üreticilere Grup Sertifikası
Küçük üreticilere grup sertifikası seçme hakkı tanınarak, sertifikasyon bedelinde azaltma sağlamasının yanında organik hibelerden daha kolay yararlanabilecekler.
Biyo-çeşitlilik, Sürdürülebilirlik ve İnnovasyonun Artırılması
Yüksek düzeyde biyo-çeşitliliğe sahip organik tohumlar ve diğer bitki üreme materyallerine yönelik yeni bir pazarın açılmasıyla birlikte yeni fırsatlar da yaratılacaktır. Bu durum, biyolojik çeşitliliği, ürün sürdürülebilirliğini ve innovasyonu da artıracaktır. Zararlılara ve hastalıklara karşı dayanıklılık geliştirilecek ve yerel koşullara daha iyi uyum sağlanacaktır.
Kontrollerdeki Değişiklik
Yeni kurallar dizini, sektörde tüketici güvenini sağlamak için yapılan kontroller ile bunun çiftçiler ve yetkili makamlar üzerindeki benzer yükleri arasında bir denge kuruyor. Standart prosedür olarak yıllık kontrolleri gerçekleştirmektir, ancak yeni kurallar bunun kurulmuş organik üreticiler için mutlaka gerekli olmadığını belirtir. Üç yıl üst üste yıllık kontrollerden sonra temiz olarak raporlanan üreticiler için, Ulusal makamlar bunları yalnızca her yıl bir kez kontrol etmeye karar verebilir. Bu, hem çiftçiler hem de ulusal yönetimler için bürokrasiyi azaltacaktır.
Organik Ürünlerde Pestisit Kontrolü
Organik kurallar çok açık ve nettir. Sertifikalı üreticiler, hiçbir şekilde ürünlerine izinsiz pestisit kullanamazlar. Bu her zaman böyle olmuştur ve yeni kurallarla değişmez.
Yeni kurallarda, işletmeler organik üretimlerin yanında yetiştirilen geleneksel ürünlerde kullanılan pestisitlerin kazayla bulaşma riskini azaltmak için alması gereken tedbirler mevcuttur. Ulusal yetkililer bu önlemleri kontrol etmekle görevlidir. Tüketiciler, AB organik logosunu taşıyan ürünlerin üretiminde izinsiz pestisit kullanılmadığına ve kaza sonucu ortaya çıkan izinsiz pestisit riskini azaltmak için her türlü önlemin alındığına tam olarak güvenebilmelidir.

İçeriğe Yönelik İddialarda Ülkelerin Sorumluluğu
Organik ürünlerin içeriğinde izinlendirilmemiş böcek ilaçları olduğu iddiaları ortaya atıldığında, üye ülkelere araştırma yükümlülüğünü mecbur etmektedir. Ancak bu tür iddialar resmi bir soruşturmayı tetiklemek için açıkça kanıtlanmalıdır. Soruşturma, söz konusu maddelerin varlığının kaynağını ve nedenini belirlemeye hizmet etmeli ve herhangi bir gereksiz gecikme olmaksızın şüpheyi ortadan kaldırmak için uygun herhangi bir yöntemi içermelidir.
Avrupa Birliği Komisyonu, yeni Tüzüğün yürürlüğe geçmesini takip eden dört yıl içinde, durumu değerlendirecektir. Bu, yetkilendirilmemiş maddeler için eşikler ile ilgili ulusal kural ve uygulamaların kapsamlı bir analizine izin verecek ve bu konuda ileriyi değerlendirecektir.

AB'nin diğer ülkelerle birlikte uyguladığı organiklere yönelik anlaşmalara ne olacak?
AB’nin imzaladığı bu anlaşmalarla birlikte, hem AB hem de 3. Ülkeler birbirlerinin eşdeğer üretim kurallarını ve kontrol sistemlerini karşılıklı olarak tanımaktadırlar. Mevcut düzenlemeler veya anlaşmalar, makul bir zaman dilimi içinde yeni kurallara uymak zorunda kalacaklardır. Halihazırda karşılıklı eşdeğerlik düzenlemeleri kapsamı dışında kalan üçüncü ülkelerin eşdeğerliğinin tanınması ve operatörler için daha sağlam bir yasal çerçeve oluşturmak amacıyla karşılıklı ticaret anlaşmalarına dönüştürülmelidir. 5 yıllık geçiş dönemi, hem AB hem de ortaklarının karşılıklı olarak faydalı bir anlaşmayı müzakere etmek için yeterli olacağı düşünülmektedir.

Seralarda organik üretim için yeni kurallar ne anlama geliyor?
Bitkilerin beslenmesi, öncelikle toprak ekosistemi yoluyla, organik üretimin temel gereksinimlerinden biridir. Yeni Tüzük, toprakla olan bağı temel bir ilke olarak doğrulamakta ve bu nedenle, “sınırlandırılmış yatakların” kullanımı, daha geniş organik ilkelerle uyumlu olarak değerlendirilmemektedir.
Bununla birlikte, yeni Tüzük, Üye Devletlerde üreticinin, hali hazırda organik tarım için 10 yıllığına serada üretimin yetkilendirildiği üreticilere izin verecektir. Komisyon, Tüzüğün yürürlüğe girdiği tarihten 5 yıl sonra seralarda sınırlandırılmış yatakların kullanımı hakkında bir rapor sunacaktır. Sonrasında kademeli olarak kaldırılacaktır.

Kurallar işlenmiş ürünler de dahil olmak üzere tüm organik ürünlere uygulanacak mı?
Yeni organik Tüzük, tohumlar ve diğer bitkisel üreme materyalleri ve gıda ve yem olarak kullanılan işlenmiş tarım ürünleri de dahil olmak üzere, canlı ve işlenmemiş tarım ürünleri için geçerli olacaktır. İşlenmiş ürünler organik olarak sadece tarımsal bileşenlerin en az% 95'i organik ise etiketlenebilir.

Referans:
1. MEMO/17/4686


2 Mayıs 2018 Çarşamba

KARAKIZ EFSANESİ NEDİR?



Sizlere bugün, Girne Kalesinin yaklaşık 1 km doğusunda yer alan kayalıklar hakkında bazı hikayeler anlatacağım. 



Bir çoğumuz, Eziç Peanuts Restoranına gidip, güneşin batışında yemek yemiş ve özellikle geceleri restoranın 50 metre doğusunda projektörlerin aydınlattığı kayalıklar da dikkatimizi çekmiştir.




Benim de ilgimi çeken bu kayalıklar hakkında biraz araştırma yaptıktan sonra, kaynakçada belirttiğim referanslardan derlediğim bilgileri aşağıda sizlerle paylaşacağım.

Kıbrıs'ın yüzyıllar boyu  çeşitli kavimlerin ve uygarlıkların egemenlikleri altında yer alması, farklı kültürlerin adada yaşanmasını sağlamıştır. Bu uygarlık ve kavimlere ait çeşitli efsane ve hikayeler de günümüze kadar ağızdan-ağıza anlatıla gelmiştir.

Bunlardan bir tanesi de "Karakız Kayalığı'nın Efsanesidir".

Bu kayalığa ayni zamanda "Kryso Kava Katakomp" da denilmektedir (Chryso-Altın) (Kava-Mağra) (Catacomp-Mağralara yapılan dini tapınak). 

Roma dönemimde bu kayalıklardan, kireç taşı çıkartılmış ve Girne'deki evlerin inşaatında kullanılmış. 

Ayrıca, bu bölgede yer alan mezarların içerisinde yapılan kazılarda altın mücevherlerin de bulunması, bu bölgenin altın (Kryso) olarak isimlendirilmesine de sebep olmuştur.


Girne Mağra Kilisesi_19.YY Sonları

 Bununla birlikte, William Dreghorn 1800'lü yılların sonlarında, kayalıklar üzerinde dini sembollerin yer alması, burada erken Hristiyanlık dönemine ait küçük bir kilisenin olduğunu da belirtmektedir. 


Girne Mağra Kilisesi_19.YY Sonları


Çok fazla detaylı tarihe boğmadan, efsanelerimize geçelim.

Rivayete göre; 
Bu koya yakın bir sarayda, kralın cariyeleri yaşarmış. Bunlar arasından Afrika'dan kaçırılıp getirilen siyahi cariyeler de varmış. Siyahi cariyelerden biri, sarayın prensi ile bu kayalıklarda aşk yaşarmış.

Siyahi cariye teninin renginden dolayı kompleksli imiş ve kendisini, prense daha da güzel göstermek için Tanrıya beyaz tenli ve altın sarısı saçları olması için her gün yakarırmış. 

Tanrı da bu içten yakarışlara duyarsız kalamamış ve kendisine mehtaplı bir gecede Akdeniz'in sularında yıkanırsa, Aşk ve Güzellik tanrıçası gibi beyazlaşacağını söylemiş. 

Siyah tenli kız da, mehtaplı gecede Akdeniz'in köpüklü sularında yüzdükten sonra Tanrının dediği gibi, beyaz tenli ve altın saçlı bir kıza dönüşmüş. 

Prens ise, onu eski siyah tenli ve kıvırcık saçlı halini beğenir ve beyaz tenli halini hiç istememiş. Bu duruma kızan Prens, sevgilisini terk etmiş ve sarayda bulunan diğer siyahi güzelle aşk yaşamaya başlamış. 

Bu duruma içerleyen eski sevgili ise, kendisini paklayan azgın suya tekrardan girmiş ve kendisini dalgalara bırakarak kaybolmuş. Bu aşk trajedisi ise, koya "Kara Kız" adı verilmesini sağlamış.

Diğer bir rivayete göre;    

Çok eski zamanlarda, bu kayalıklarda yalnızca gündüzleri, çobanlar varmış. Geceleri ise, cinler olduğu korkusuyla kimseler gitmezmiş. 

Gündüzleri dolaşan orta halli çobanlardan birinin güzel bir kızı varmış. Bu kızın ismi ise, Karakız imiş. Karakız, koya girip yıkanmayı çok severmiş. 

Bu bölgede bulunan zengin bir çoban, güzel Karakız'a aşık olmuş. Gel zaman git zaman Karakız da zengin çobana aşık olmuş ve düğün hazırlıklarına başlamışlar. 

Düğün günü, Karakız duvağı ile Akdeniz'in kavurucu sıcağında ferahlamak için koya girmiş. 

Deniz içinde zaman zaman koca bir girdap oluşurmuş. Karakız denize girdiği sırada, oluşan girdap onu yutmuş ve cesedi bile bulanamamış. Sadece kıyıya yakın bir yerde duvağı bulunmuş, o da damada hatıra diye verilmiş. 

İşte o günden sonra oradaki kayalık alana “Karakız’ın inleri” adı verilirken, bu alanın batısındaki koya da “Karakız koyu” adı verilmiş.
  
Bir başka rivayete göre;

Gilan’da Hıristiyan bir ailenin kızı ve St. Barnabas’ın yeğeni olan Azize Mavra (Kara Azize), rahibe olmak için manastıra girmeyi arzuluyormuş.

Fakat, babası manastır yerine zengin bir adamla evlenmesi için onu zorlamış. Mavra düğün günün evden kaçıp, köy dışında bulunan kayalığın kenarında uçurumda durmuş ve babasının ve eşi olacak adamın onu bulmalarına hiddetlenerek elini kayalıklara vurmuş ve Meryem anadan onu kurtarmasını dilemiş. 

Rivayet bu, ellerini vurduğu kayada bir yarık açılmış ve yarığın içerisinden su gelmiş ve Mavra'yı içine çekmiş. O günden sonra da gören olmamış. Köy ahalisi de, anısına oraya küçük bir kilise yapmış.


Kaynakça:
1. Nesim Ali ve Öznur Şevket "Kıbrıs'ın Efsaneleri
2. Bağışkan, Tuncer. "Bir Açık Hava Müzesi; Karakızın İnleri" 14.2.2013 http://www.yeniduzen.com/bir-acik-hava-muzesi-karakizin-inleri-80084.htm
3. https://www.stwing.upenn.edu/~durduran/drky1.html#chrysokava
4. http://ringofchrist.com/early-christian-history/early-places-of-worship/cave-churches-catacombs-house-churches/chrysokava-catacomb-kyrenia/






isNS) do