Sizlere bugün, Girne Kalesinin yaklaşık 1 km doğusunda yer alan kayalıklar hakkında bazı hikayeler anlatacağım.
Bir çoğumuz, Eziç Peanuts Restoranına gidip, güneşin batışında yemek yemiş ve özellikle geceleri restoranın 50 metre doğusunda projektörlerin aydınlattığı kayalıklar da dikkatimizi çekmiştir.
Benim de ilgimi çeken bu kayalıklar hakkında biraz araştırma yaptıktan sonra, kaynakçada belirttiğim referanslardan derlediğim bilgileri aşağıda sizlerle paylaşacağım.
Kıbrıs'ın yüzyıllar boyu çeşitli kavimlerin ve uygarlıkların egemenlikleri altında yer alması, farklı kültürlerin adada yaşanmasını sağlamıştır. Bu uygarlık ve kavimlere ait çeşitli efsane ve hikayeler de günümüze kadar ağızdan-ağıza anlatıla gelmiştir.
Bunlardan bir tanesi de "Karakız Kayalığı'nın Efsanesidir".
Bu kayalığa ayni zamanda "Kryso Kava Katakomp" da denilmektedir (Chryso-Altın) (Kava-Mağra) (Catacomp-Mağralara yapılan dini tapınak).
Roma dönemimde bu kayalıklardan, kireç taşı çıkartılmış ve Girne'deki evlerin inşaatında kullanılmış.
Ayrıca, bu bölgede yer alan mezarların içerisinde yapılan kazılarda altın mücevherlerin de bulunması, bu bölgenin altın (Kryso) olarak isimlendirilmesine de sebep olmuştur.
Girne Mağra Kilisesi_19.YY Sonları
Bununla birlikte, William Dreghorn 1800'lü yılların sonlarında, kayalıklar üzerinde dini sembollerin yer alması, burada erken Hristiyanlık dönemine ait küçük bir kilisenin olduğunu da belirtmektedir.
Girne Mağra Kilisesi_19.YY Sonları
Çok fazla detaylı tarihe boğmadan, efsanelerimize geçelim.
Rivayete göre;
Bu koya yakın bir sarayda, kralın cariyeleri yaşarmış. Bunlar arasından Afrika'dan kaçırılıp getirilen siyahi cariyeler de varmış. Siyahi cariyelerden biri, sarayın prensi ile bu kayalıklarda aşk yaşarmış.
Siyahi cariye teninin renginden dolayı kompleksli imiş ve kendisini, prense daha da güzel göstermek için Tanrıya beyaz tenli ve altın sarısı saçları olması için her gün yakarırmış.
Tanrı da bu içten yakarışlara duyarsız kalamamış ve kendisine mehtaplı bir gecede Akdeniz'in sularında yıkanırsa, Aşk ve Güzellik tanrıçası gibi beyazlaşacağını söylemiş.
Siyah tenli kız da, mehtaplı gecede Akdeniz'in köpüklü sularında yüzdükten sonra Tanrının dediği gibi, beyaz tenli ve altın saçlı bir kıza dönüşmüş.
Prens ise, onu eski siyah tenli ve kıvırcık saçlı halini beğenir ve beyaz tenli halini hiç istememiş. Bu duruma kızan Prens, sevgilisini terk etmiş ve sarayda bulunan diğer siyahi güzelle aşk yaşamaya başlamış.
Bu duruma içerleyen eski sevgili ise, kendisini paklayan azgın suya tekrardan girmiş ve kendisini dalgalara bırakarak kaybolmuş. Bu aşk trajedisi ise, koya "Kara Kız" adı verilmesini sağlamış.
Diğer bir rivayete göre;
Çok eski zamanlarda, bu kayalıklarda yalnızca gündüzleri, çobanlar varmış. Geceleri ise, cinler olduğu korkusuyla kimseler gitmezmiş.
Gündüzleri dolaşan orta halli çobanlardan birinin güzel bir kızı varmış. Bu kızın ismi ise, Karakız imiş. Karakız, koya girip yıkanmayı çok severmiş.
Bu bölgede bulunan zengin bir çoban, güzel Karakız'a aşık olmuş. Gel zaman git zaman Karakız da zengin çobana aşık olmuş ve düğün hazırlıklarına başlamışlar.
Düğün günü, Karakız duvağı ile Akdeniz'in kavurucu sıcağında ferahlamak için koya girmiş.
Deniz içinde zaman zaman koca bir girdap oluşurmuş. Karakız denize girdiği sırada, oluşan girdap onu yutmuş ve cesedi bile bulanamamış. Sadece kıyıya yakın bir yerde duvağı bulunmuş, o da damada hatıra diye verilmiş.
İşte o günden sonra oradaki kayalık alana “Karakız’ın inleri” adı verilirken, bu alanın batısındaki koya da “Karakız koyu” adı verilmiş.
Bir başka rivayete göre;
Gilan’da Hıristiyan bir ailenin kızı ve St. Barnabas’ın yeğeni olan Azize Mavra (Kara Azize), rahibe olmak için manastıra girmeyi arzuluyormuş.
Fakat, babası manastır yerine zengin bir adamla evlenmesi için onu zorlamış. Mavra düğün günün evden kaçıp, köy dışında bulunan kayalığın kenarında uçurumda durmuş ve babasının ve eşi olacak adamın onu bulmalarına hiddetlenerek elini kayalıklara vurmuş ve Meryem anadan onu kurtarmasını dilemiş.
Rivayet bu, ellerini vurduğu kayada bir yarık açılmış ve yarığın içerisinden su gelmiş ve Mavra'yı içine çekmiş. O günden sonra da gören olmamış. Köy ahalisi de, anısına oraya küçük bir kilise yapmış.
Kaynakça:
1. Nesim Ali ve Öznur Şevket "Kıbrıs'ın Efsaneleri
2. Bağışkan, Tuncer. "Bir Açık Hava Müzesi; Karakızın İnleri" 14.2.2013 http://www.yeniduzen.com/bir-acik-hava-muzesi-karakizin-inleri-80084.htm
3. https://www.stwing.upenn.edu/~durduran/drky1.html#chrysokava
4. http://ringofchrist.com/early-christian-history/early-places-of-worship/cave-churches-catacombs-house-churches/chrysokava-catacomb-kyrenia/
Bir çoğumuz, Eziç Peanuts Restoranına gidip, güneşin batışında yemek yemiş ve özellikle geceleri restoranın 50 metre doğusunda projektörlerin aydınlattığı kayalıklar da dikkatimizi çekmiştir.
Ayrıca, bu bölgede yer alan mezarların içerisinde yapılan kazılarda altın mücevherlerin de bulunması, bu bölgenin altın (Kryso) olarak isimlendirilmesine de sebep olmuştur.
Girne Mağra Kilisesi_19.YY Sonları |
Bununla birlikte, William Dreghorn 1800'lü yılların sonlarında, kayalıklar üzerinde dini sembollerin yer alması, burada erken Hristiyanlık dönemine ait küçük bir kilisenin olduğunu da belirtmektedir.
Girne Mağra Kilisesi_19.YY Sonları |
Çok fazla detaylı tarihe boğmadan, efsanelerimize geçelim.
Bu koya yakın bir sarayda, kralın cariyeleri yaşarmış. Bunlar arasından Afrika'dan kaçırılıp getirilen siyahi cariyeler de varmış. Siyahi cariyelerden biri, sarayın prensi ile bu kayalıklarda aşk yaşarmış.
Siyahi cariye teninin renginden dolayı kompleksli imiş ve kendisini, prense daha da güzel göstermek için Tanrıya beyaz tenli ve altın sarısı saçları olması için her gün yakarırmış.
Tanrı da bu içten yakarışlara duyarsız kalamamış ve kendisine mehtaplı bir gecede Akdeniz'in sularında yıkanırsa, Aşk ve Güzellik tanrıçası gibi beyazlaşacağını söylemiş.
Siyah tenli kız da, mehtaplı gecede Akdeniz'in köpüklü sularında yüzdükten sonra Tanrının dediği gibi, beyaz tenli ve altın saçlı bir kıza dönüşmüş.
Prens ise, onu eski siyah tenli ve kıvırcık saçlı halini beğenir ve beyaz tenli halini hiç istememiş. Bu duruma kızan Prens, sevgilisini terk etmiş ve sarayda bulunan diğer siyahi güzelle aşk yaşamaya başlamış.
Bu duruma içerleyen eski sevgili ise, kendisini paklayan azgın suya tekrardan girmiş ve kendisini dalgalara bırakarak kaybolmuş. Bu aşk trajedisi ise, koya "Kara Kız" adı verilmesini sağlamış.
Çok eski zamanlarda, bu kayalıklarda yalnızca gündüzleri, çobanlar varmış. Geceleri ise, cinler olduğu korkusuyla kimseler gitmezmiş.
Gündüzleri dolaşan orta halli çobanlardan birinin güzel bir kızı varmış. Bu kızın ismi ise, Karakız imiş. Karakız, koya girip yıkanmayı çok severmiş.
Bu bölgede bulunan zengin bir çoban, güzel Karakız'a aşık olmuş. Gel zaman git zaman Karakız da zengin çobana aşık olmuş ve düğün hazırlıklarına başlamışlar.
Düğün günü, Karakız duvağı ile Akdeniz'in kavurucu sıcağında ferahlamak için koya girmiş.
Deniz içinde zaman zaman koca bir girdap oluşurmuş. Karakız denize girdiği sırada, oluşan girdap onu yutmuş ve cesedi bile bulanamamış. Sadece kıyıya yakın bir yerde duvağı bulunmuş, o da damada hatıra diye verilmiş.
İşte o günden sonra oradaki kayalık alana “Karakız’ın inleri” adı verilirken, bu alanın batısındaki koya da “Karakız koyu” adı verilmiş.
Bir başka rivayete göre;
Gilan’da Hıristiyan bir ailenin kızı ve St. Barnabas’ın yeğeni olan Azize Mavra (Kara Azize), rahibe olmak için manastıra girmeyi arzuluyormuş.
Fakat, babası manastır yerine zengin bir adamla evlenmesi için onu zorlamış. Mavra düğün günün evden kaçıp, köy dışında bulunan kayalığın kenarında uçurumda durmuş ve babasının ve eşi olacak adamın onu bulmalarına hiddetlenerek elini kayalıklara vurmuş ve Meryem anadan onu kurtarmasını dilemiş.
Rivayet bu, ellerini vurduğu kayada bir yarık açılmış ve yarığın içerisinden su gelmiş ve Mavra'yı içine çekmiş. O günden sonra da gören olmamış. Köy ahalisi de, anısına oraya küçük bir kilise yapmış.
1. Nesim Ali ve Öznur Şevket "Kıbrıs'ın Efsaneleri
2. Bağışkan, Tuncer. "Bir Açık Hava Müzesi; Karakızın İnleri" 14.2.2013 http://www.yeniduzen.com/bir-acik-hava-muzesi-karakizin-inleri-80084.htm
3. https://www.stwing.upenn.edu/~durduran/drky1.html#chrysokava
4. http://ringofchrist.com/early-christian-history/early-places-of-worship/cave-churches-catacombs-house-churches/chrysokava-catacomb-kyrenia/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder