24 Aralık 2017 Pazar

Barnabas Manastırı ve Barnabas İncilinin Gizemi Nedir?


Josef (Yusuf) namıdiğer Barnabas, Suriye'deki Levi Sülalesinden gelen zengin Yahudi bir ailenin oğlu olarak Kıbrıs'ın doğusunda yer alan Salamis'te doğdu. Orthodoks hadislerinde, Roma İngiltere'sinde (43-410) ilk piskopos olan Kıbrıslı Yahudi Aristobulus'un kardeşi olduğu belirtilir. Ayrıca, Kıbrıs Ortodoks Kilisesi'nin ilk kurucusu ve koruyucusuydu.  



Barnabas, at eğitimi için gittiği Tarsus'ta Aziz Paul'la (Apostolos Pavlos) tanışarak Hristiyanlığı kabul eder. Kilise, Barnabas'ı Aziz Paul ile birlikte İlk eğitim için  Antakya'ya gönderir. 

Hristiyalığı kabul ettiği M.S 33 yılında, ailesinden kendisine kalan arazileri satarak, elde ettiği parayı  din uğruna havarilere dağıtır (Elçilerin İşleri; Acts:4.36-37).

Ayrıca, Dini eğitim için Filistin'e yaptığı ziyarette, Marangoz Jesus namıdiğer İsa ile karşılaşır. İsa, etrafına topladığı gençlere yeni inanışlar hakkında bilgiler vermekteydi. 


Barnabas, toplantılara ve yemeklere katılarak İsa ile teşrikimesai içinde yer almıştır. İsa ile birlikte 3 yıl boyunca yan yana tüm baskılara rağmen inançlarını yaymaya devam etmişlerdir.  

Kilise, Barnabas'ı Kudus'teki tahsili sırasında Salamis Piskoposu olarak kutsar. Onun adı artık Aziz Barnabas'tır (Acts14:14) 

Barnabas, İsa'nın 12 havarisi arasında yer almasa da, Hristiyanlığı yayan 70 kişilik Havarilerinden biriydi (Bazı kaynaklarda Havari sayısı 72 olarak belirtilmektedir).

Barnabas, İsa ile çarmıha gerilmeden önceki gece yemeğinde son defa buluşmuştur. Bu yemekte, ekmekle şarap içilmiştir. Son akşam yemeği, Rönesans döneminde yoğun şekilde resmedilmiştir.    



Barnabas, Aziz Paul ile birlikte Hristiyanlığı yaymak için doğduğu Kıbrıs'a geri gelmiştir. Kıbrıs'taki çalışmalarına John Mark da katılır. Ayrıca, Kıbrıs ve Anadoluda Hristiyanlığın yayılmasına yönelik vaaz vermişlerdir.

Bu çalışmalar sonucunda, Baf'ta hakimiyet süren Roma Valisi Sergius Paulus'u Hristiyan olmaya ikna etmişlerdir. Böylece, Kıbrıs Hristiyan bir Vali tarafından yönetilmeye başlanmıştır.




Barnabas ve arkadaşları, Kıbrıs'ın çeşitli bölgelerinde ziyaretlerde bulunarak vaazlar vermekteydiler. Öğretilerini Yahudi halka yaymak için Kıbrıs'a yaptığı 2. ziyarette, doğduğu şehir olan Salamis'e geri döner (Ms.56 veya 57) ve tutuklanır. Salamis kentinde bulunan karanlık bir hücrede hapsedilir, taşlanır ve yakılır. 


Bazı kaynaklara göre, hapsedildiği karanlık hücrenin yanındaki Sinagog'da vaaz verirken yakalandı. Rivayet'e göre, cesedi denize atılmak için ketene sarılarak bir bataklığa saklandı. 


Bu olayları izleyen, John Mark ile Barnabas'ın öğrencileri Timon, Rhodon ve Ariston, cesedi bataklıktan çıkardılar ve Salamis'in Batısında yer alan bir harup ağacının altındaki mağraya gömdüler. Ayrıca, St. Mathews'in incilini de göğsüne koydular (Buradaki soru işareti ise; Neden kendi incilini değil de, yine kendi el yazması ile kaleme aldığı Mathews'in incili Barnabas'ın göğsüne kondu). Ayrıca, göğsüne konan İncil'in kendi el yazması olduğu, 1698 yılında yayınlanan Acta Sanctorum'da belirtilmiştir.

Yahudiler, cesedin kaybolduğunu fark eder ve John Mark ile öğrencileri Lefkoşa'nın Güneyi'ndeki Pareskevi mağralarına kadar takip eder fakat bulamazlar. Bunlar, Gemikonağı Limanından adadan ayrlır.  

Rivayete göre, Barnabas'ı rüyasında gören Piskopos Anthemios mezarın yerini öğrenir ve açılmasını talep eder. Açılan mezarda göğsünde St. Mathews'in incili bulunan bir ceset bulunur ve bunun Barnabas olduğuna inanılır. 

Piskopos bu keşfin haberini İstanbul'daki Zeno'ya bildirir ve Kıbrıs Orthodoks Kilise'sinin, İstanbul, İskenderiye, Antakya ve Kudüs gibi  özerkliği tanınmıştır. Bu durum, 4 ayrı freskte anlatılmaktadır.

Ayrıca, imparatorun bağışıyla, gömünün bulunduğu yere M.S 478'de bir manastır ve kilise inşaa edilir. Bulunan kemikler de bu kiliseye taşınır. Daha sonra bu kemiklerin parçaları adadaki manastırlara dağıtılır.




Kilise, MS. 7.yy Arap akınları döneminde yıkılır ve kalıntıları 1930'lu yıllarda yapılan kazılarda gün yüzüne çıkar.
Başpiskopos Philotheos 1756 yılında Manastırın son şeklini vermiştir.

1941 yılındaki yer sarsıntıları sonucunda manastır zarar görse de 1962-1963 yılında tamir edilmiştir. Kilisenin çanı ise 3 kardeş kesiş tarafından 1958 yılında inşaa edilmiştir.

Bu manastır, Hristiyanlık aleminin çok önem verdiği merkezlerin başında gelir. Manastır, bir kilise, avlu ve avlunun üç tarafında papazların yaşadığı odalardan oluşur. Papazların burada yaptığı ikonlar tüm dünyaya ihraç edilmiştir. 

Günmüzde Manastır, ikon ve Arkeoloji müzesi olarak ziyaretçilere hizmet vermektedir.

Barnabas İncili

Barnabas, İsa ile birlikte üç yıl boyunca geçirdiği mücadele sonucunda, İsa'nın hayatı ve vaazlarının yer aldığı kitabı yazar. Bu kitap, Barnabas'ın İncili (Evangelium nomine Barnabae/Gospel of Barnaba) diye de tanımlanmaktadır. Kitabın dili İsa'nın kullandığı Aramice dilinde ve Süryani alfabesinde yazılmıştır.

Barnabasın İncili ve Tevhid inancı (Allah'ın Birliğini Savunma) MS. 325'e kadar İskenderiye Kiliselerinde ve asırlar boyu Antakya Bölgesinde etkili olduğu gözlenmektedir. 

Barnabas İncili'nin 2 adet el yazması vardır. Bunların biri, İspanyolca diğeri ise İtayanca olarak kaleme alınmıştır. Fakat, İspanyolca yazılı el yazması kayıptır. Günümüzde varolan Barnabas İncili İtalyanca el yazmasının çevirileridir. 

Bununla birlikte,teslisi benimseyen (Baba-Oğul-Kutsal Ruh) Barnabas Mektupları (Epistel of Barnabas) da bulunmaktadır. 

Barnabas İncili'nin İlk Yasaklanış Süreci

Hristiyan dünyasının asırlar boyu İncil ile Mektup arasında yaşadığı gelgitler, çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Roma Kilisesi, kendi fikirlerine ters düşen İncili sürekli şekilde buyrultularla yasaklamış, Apokrifa ilan etmiş ve Decretum Gelasianum'un da yayınlanmasıyla Aykırı kitap listesine eklenmiştir.

1. Pavlus, Barnabas'la ters düşerek, kendi düşüncelerini baskın kılmak için Teslis'i, Pavlus Kilisesi'nin resmi inancı olarak ilan etmiştir. Bunun etkisiyle, 325 yılında gerçekleşen İznik Konsülü'nde yaklaşık 300 kadar İncil'den Teslis'i benimseyen yalnızca 4'ünü kabul edilmiştir. Bunlar;
A. Matta İncili
B. Markos İncili
C. Luka İncili
D. Yuhan İncili
Ayrıca, İznik Konsülü'nde Barnabas İncili'nin de aralarında bulunan diğer tüm İnciller yok edilmesi emredildi.

2. Papa Damasus MS.366 yılında Barnabas İncilinin okunmaması için buyrultu yayınlar. Bu buyrultu, Sezerya Piskoposu Gelasus tarafından MS.395'te desteklenir ve Barnabas İncilini Fal kitapları listesine almasının yanında bahsekonu İncili Apokrifa (Kabul edilen dinin parçası olmayan) olduğu belirtilir.  


3. Papa I.Glasius, Barnabas İncilini M.S 496 yılında yayınladığı Decretum Gelasianum'da Aykırı Kitap olarak ilan edilmiştir. Bu döküman günümüze ulaşan evraklar arasındadır. Bu İncil içinde yer alanları tamamen red edilmesinin yanında, yazanları ve takipçileri de Roma Katolik Kilisesi'nden uzaklaştırılma ve aforoz prangasıyla sonsuza dek lanetlenmelerini emreder.     


Barnabas İncili'nin Zaman İçinde Yolculuğu

Tüm engellemelere rağmen, Barnabas'ın İncili'nin el yazmasını elinde bulunduran Papa Sextus'a yemekli misafirliğe gelen rahip Fra Marina, Papa Sextus'un yemek sonrası uykuya daldığında, kişisel arşivinde bulunan İtalyanca el yazmalı Barnaba İncili'ni alır ve Vatikan'ı terk eder. Bu el yazması, elden ele dolaşıp, Prusya Kralı'nın danışmanı Frederick Cramer'e eline geçer. Cramer el yazmasını, 1709'da sarayın prensi Eugene'ye sundu. Prensin tüm kütüphanesi ile birlikte el yazması da Hofbibliothek'e geçti ve hala oradadır. 

İtalyanca el yazmalı İncil Lonsdale ve Laura Ragg tarafından İngilizce'ye çevrilerek Oxford Üniversitesi Basımevi tarafından 1907 yılında basılıp yayınlandı fakat tüm nüshalar piyasadan kayboldu. 

Bir söylentiye göre, İncil'in yayım ve satımdan önce haberdar olan Vatikan, satış noktalarında rahip ve rahibelerden uzun kuyruklar oluşturarak tüm basımları topladı. Fakat, dağıtım öncesi bazı kütüphanelere gönderilen basımlar gözden kaçtı. Şu anda 1907 tarihli İngilizce basımının bilinen iki nüshasının biri British Museum'da diğer ise Washington Kongre Kütüphanesinde bulunmaktadır. 

Kongre Kütüphanesindeki nüshanın mikrofilm kopyasını alan Pakistanlı Müslüman 72 yıl sonra kitabın yeni bir baskısını 1979 yılında yapmıştır.


Anadoludaki Barnabas Nüshası

1983 yılında Hakkari civarlarındaki bir mağrada İsa Peygamberin Konuşma dili olan Arami dilinde ve Süryani alfabesinde yazılmış ceylan derisinden bir Barnabas İncili bulunmuş ve Aramice uzmanı Hamza Hocagil bazı sayfalarını çevirisini yapmıştır. 

Barnaba İncilinde Neler Vardı

1. İsa'dan sonra bir başka Peygamber olan Hazreti Muhammedin doğumundan 75 yıl önce dünya geleceğine müjdeler, 

2. İsa'nın tanrı değil, peygamber olduğu ve Meryem'in de Tanrının annesi değil, normal bir insan olduğu belirtilir ve Hristiyan öğretisinin  Baba-oğul-kutsal ruh savı ile ters düşer


3. Çarmıha Gerilen İsa değil, ona 30 gümüş karşılığında Yahudi Sanhedrin Meclisi'ne ihbar edip ihanet eden Yehuda olduğunu belirtir ve Hristiyanlıktaki Kefaret olayı ile ters düşer 


4. Barnabas'ın İncili İsa'nın Dili Aramice'de yazılmasına rağmen, Hristiyanlığın kabul ettiği 4 İncil Aramice'de yazılmamıştır.



Sonuç olarak 

Günümüzde, dinsel açıdan ne türlü tartışmalar yaşanırsa yaşansın, varolan bir gerçek, Barnabas Kıbrıs'lıdır. Barnabas ve İncili hala daha gizemini korumaktadır. Bu gizem, Kıbrıs'a gelen birçok turistin ilgisini çekmektedir.   




Ref.
1. Nesim Ali ve Öznur Şevket: "Kıbrıs Efsaneleri
2. Bağışkan, Tuncer. "Aziz Barnabas Manastırı" Yenidüzen Gazetesi.1.1.2011 (http://www.yeniduzen.com/aziz-barnabas-manastiri-31439h.htm) 
3. Sarı, İbrahimç"Barnabas İncili"     
4. http://biblehub.com/commentaries/acts/14-14.htm
5. https://en.wikipedia.org/wiki/Barnabas
6. https://en.wikipedia.org/wiki/Gospel_of_Barnabas
7. http://www.barnabas-incili.com/
8. Necmi Belge ile söyleşi notları

14 Aralık 2017 Perşembe

Kıbrıs Cevizinin Faydaları Nelerdir ve Ceviz-Macunu Nasıl-Yapılır?

Bu yazım, çocukluğumdan kalan anıların bir yansıması olacak. 
Baba, elindeki kamışla ağaçtaki cevizleri silkelemeye çalışırken, çocuk kendisine yardımcı oluyordu. 
Özellikle, arga (küçük su kanalı) düşen cevizlerin uzaklaşmaması için suyun içindeki cevizi kovalaması, çocuğun en mutlu olduğu andı. 


Ceviz

Yerli ceviz, Kıbrıs'ın niş ürünleri arasındadır. Özellikle, iklimsel koşulların da etkisiyle Maratasa'dan Lefke'ye uzanan bölge ile özdeşleşmiştir.

Lefke'deki festivallerin yarattığı sinerji ile Kuzey Kıbrıs'ta yerli cevizin popülaritesi bir o kadar daha yükselmiştir.

Ceviz'in macunu yurt dışından gelen turistlerin denemesi gereken ender lezzetlerin başında gelir. Özellikle, Kıbrıs'a özgü ceviz macununun lezzeti muhteşem ötesidir.

Yazımda, ceviz üretimine dair kısa bir bilgi paylaştıktan sonra, cevizin tüketim şekilleri ve faydalarından bahsedeceğiz.


Ceviz Yetiştiriciliği Nasıl Yapılır

Kıbrıs'ta yerli ceviz yetiştiriciliği, iklim koşullarından dolayı sınırlı bölgelerde yapılmaktadır. Cevizin bir çok çeşidinin soğuklama ihtiyacı (800-1700saat) yüksek olup, genellikle, yüksek yerlerde yapılmaktadır. 



Aşırı yaz sıcakları yeşil kabukta, yapraklarda yanmalara ve meyvelerde büzülmelere sebep olduğundan dolayı ceviz yetiştiriciliği ülkede çok fazla yayılamamıştır.  

Lefke'deki su kalitesi ve toprak yapısının diğer bölgelere nazaran daha iyi olduğundan dolayı, ceviz ağacından alınan yüksek verimin yanında, cevizin kalitesine de pozitif yönde etki yapmaktadır.


Kıbrıs Cevizinin Faydaları Nelerdir 


Cevizin düzenli olarak kullanılması insan sağlığına önemli katkıları bulunmaktadır. Ceviz'in yağı, yaprağı, suyu ve kabuğunun da sağlığa yararlarını yazmakta yarar var.



Cevizin hastalıkları önleyici etkileri bulunmaktadır. Bunlar;

1. Kalp ve Damar Hastalıkları
2. Damarların Esnekliğini Koruması



Vücudumuzun üretemediği Omega yağı, Cevizin içerisinde bulunmakla birlikte, günde 4-5 adet yenen ceviz vücudun ihtiyacı olan,

a)Omega3 yağının %80'ini,
b)Demirin %20'sini
c) Mangenez'in %43'ünü ve,
d) Triptofan'ın %17'sini almış oluruz.

Ceviz ve Cevizin Yağı Faydaları:
1.  Kalp ve damarlara,
3.  Kan Dolaşımına,
4.  Kolestrole,
5.  Diyabete,
6.  Kansere karşı önleyici,
7.  Kemiklere,
8.  Romatizmal iltihaplara,
9.  Beyine,
10. Cilde (Özellikle, ceviz yağının egzama tedavisinde kullanılması vb.)
11. Ruh sağlığına,
12. Hafızanın güçlenmesine,

Ceviz yaprağının faydaları ise antibiyotik niteliklidir.

13. Ağız içerisinde çıkan yaralara iyi gelir.
14. Bağırsak iltihaplarına karşı etkilidir.
15. Ceviz yaprağından yapılan kürler ayak terlemesi sorunlarını giderir.İştahı açar.
16. Kan şekerine karşı çok etkilidir.
17.Özellikle, vücutta çıkan mantar hastalıklarına karşı etkilidir.
18. Ceviz yaprağı su ile kaynatılarak banyo yapıldığında ciltteki sorunlara ve sivilce problemlerine karşı tedavi amaçlı kullanılabilir.
  
Ceviz Suyunun faydaları ise;

19. İştahı keser ve zayıflamaya yardımcı olur
20. Strese faydalıdır.
21. Kadınlarda adet düzenini sağlar.
22. Topuk dikenine şifalıdır.
23. Kolesterolü düzenler.
24. Ciltte bulunan lekelerin temizlenmesine yardımcı olur.

Cevizin içini tükettikten sonra kabuğu atıyorsak, hata yapmış oluruz.
  

Ceviz Kabuğunun Faydaları;

25. Soğuk algınlığı ve öksürüğe karşı inanılmaz etkilidir.
26. Kanı temizler.
27. Bazı rivayetlere göre ceviz yaprağı ile birlikte hazırlandığında sivilceleri döker.
28. Egzama, mantara karşı iyi gelir.
29. Kurt düşürücü özelliği vardır.
30. Bünyeyi güçlendirir ve mikrop öldürücüdür.

Kıbrıs'ın Ceviz Macunu

Bu kadar faydası olan bir ürünün macunu da mükemmel ötesi bir lezzettir. Çocukluğumuzda, cevizleri topladıktan sonra eve getirip soyma ve macunu hazırlama işleminin içinde yer aldık.
Aşağıda, farklı yerlerden derlediğim ceviz macununun yapımına ilişkin bilgileri bulacaksınız.

Ceviz Macun Yapımı için Gerekli Malzemeler


  • 100 Adet yeşil ceviz
  • 2 kilo toz Şeker
  • 100 adet haşlanmış ve kabuğu soyulmuş badem
  • Karanfil
  • 2 Su Bardağı Kireç
  • 8-10 adet Limonun Suyu
  • 1 Çift eldiven (Çoğu macun tarifinde unutulan bir gereklilik)
Macunun Yapılışı

  • Yeşil olarak toplanan cevizlerin soyulma işleminden önce, ellerin kararma riskini engellemek için eldivenler giyilir.
  • Cevizin ucundan üçgen şeklinde kesilir ve ince kabuğu soyulur. Daha sonra, bir şiş ile yatay ve dikey delinerek bir kova suyun içine atılır.



  • Cevizlerin soyma işleminden sonra, sabah ve akşam olmak üzere, günde iki defa suyu değiştirilerek, 7 gün suda bırakılır. 
  • 8. gün suyu değiştirildikten sonra, 2 su bardağı kireci ekleyerek bir gece bekletilir. Kireç suyun içerisine iki türlü konmaktadır. Bunların birincisi, suya doğrudan karıştılmakta, ikincisi ise kireç bir tülbent içerisine konur ve suya daldırılmaktadır.
  • Cevizler kireçli sudan çıkarıldıktan sonra, kireci arındırmak için bir kap içerisinde soğuk suyla yıkanır. 
  • Yıkanan cevizler, tencerenin içerisine bol miktarda su konarak 10 dakika kaynatılır. Ardından, suyu süzülerek, soğuk suda 10 dakika bekletilir. Bu işlem bir defa daha tekrar edilerek, tencereye soğuk su konarak 15-20 dakika kaynatılır. Ayni şekilde süzülür ve soğuk suda bekletilir. 
Not:  Kireç, cevizin yumuşamasını engelleyerek, kıtır kıtır olmasını sağlar. Soğuk suda bekletme ise, parlak ve diri olmasını sağlar.
  • Tencereye tekrar su konularak, soğutulmuş cevizler 20-25 dakika pişirilir ve süzülür. 
  • Piştiğini anlamak için bir iğneyi cevize batırılır, eğer iğne kayarsa, pişti anlamına gelmektedir.
  • Cevizlerin şekerlenmemesi ve parlak olması için hazırda bekletilen limon suyunu içerisinde 2-3 saat bekletilir ve tekrardan cevizler süzülür. 
  • Suyu süzülen cevizlerin içerisine, haşlanmış ve soyulmuş badem konulur (İsteğe göre bademi fırınlayanlar da vardır). 
  • Boş bir tencereye yerleştirilen, içi badem dolu cevizler, üzerine şeker ilave edilir. Ceviz kendi suyunu çıkarıncaya kadar bekletilir.
  • Ardından 5 bardak su ilave edilir. Şurup koyulaşıncaya kadar cevizler kısık ateşte 2-3 defa pişirilir (Not: Kıbrıslı Rumlar, şurubun koyulaşması için son pişirme işlemini 5 dakika süreyle, sabah akşam olmak üzere günde 2 defa ve 3 gün boyunca cevizleri pişirirler.) 
  • Geriye kalan limon suyu ve karanfiller ilave edilir ve soğumaya bırakılır.
  • Soğumaya bırakılan cevizleri sterlize edilmiş kaplarda saklanır ve serin yerde 1 yıl beklenebilir.
Mustafa Şah'ın kitabında belirttiğine göre, Merit Hotelleri, ceviz macunu kullanarak, baklavalar yapmaktadırlar.

Unutmadan, Ceviz macununun akıdesini azaltmak için su ile ikram edilir ve 2 adet bir porsiyon olarak düşünülmelidir. 




Ceviz Macunu Hepinize Afiyet Olsun.


Ayrıca, Ceviz Kabuğunun bir diğer kullanım şekli ise;

  1. Cevizin ayıklanması esnasında çıkan taze kabuğu, gerek beyaz ip, gerekse saçın boyanmasında da kullanılmaktadır. 
  2. Cevizlerin kabukları kurutulduktan sonra, kaynatılıyor ve  elde edilen su kına yoğrulmasında kullanılıyor.



Ref.
1. www.tarim.gov.ct.tr
2. Şah, Mustafa. "Kıbrıslı Gastronik Öğün, Kıbrıs'ın Tatları"
3. Aydoğdu, Fatma Sönmez. "Kıbrıs Mutfağından Geleneksel Lezzetler"
4. http://www.cyprusalive.com/en/karidaki-glyko-sweet-walnut
5. http://www.whfoods.com
6. https://articles.mercola.com
7. https://www.mayoclinic.org
8. https://www.mensfitness.com
9. http://www.stylecraze.com
10. https://www.nutrition-and-you.com

9 Aralık 2017 Cumartesi

Molehiya-Yemeği-Nasıl-Yapılır ve Faydaları-Nelerdir?

Ülkeye gelen ziyaretçiler, tatması gereken en önemli Kıbrıs mutfağı yemeklerinden biri Molehiya'dır. 
Tavsiye ederim.

İlk önce, Molehiya üretiminin nasıl yapıldığına dair kısa bir bilgi verelim.


Molehiya Üretimi: 


Molehiya ekimi, sahil bölgelerinde Nisan, iç bölgelerde ise Mayıs ayının ortalarında yapılmaktadır. Ekim süreci en geç Temmuz başı bitmelidir. Erken Ekim, yaklaşık 3 defa ürün hasadı demektir. Temmuza yaklaştıkça, hasat miktarı bire düşmektedir. 


Molehiya hasadı, fide ekiminden yaklaşık 40 gün sonra yapılabilir. Üretim alanlarının küçüklüğü sebebiyle, hasat teknolojisi yerine, orak tercih edilmektedir. Molehiya bitkisinin kalitesi, su kalitesi ile doğru orantılıdır.

Molehiya lifli yapısından dolayı bir tür jüt bitkisidir. Kıbrıs'ta olmasa bile, Türkiye, orta ve uzak doğu ülkelerinde, bitki kurutulup fabrikaya gönderilir ve kağıt, ip ve çuval yapımında kullanılır.

Fakat, yemek olarak kullanacak nihai tüketici ise lifli yapıdaki molehiya bitkisini tercih etmemektedir. Bu sebepten dolayı, üretim aşamasında toprağın sürekli şekilde nemli yapısı korunmalıdır.


Molehiya'nın Adaya Gelişi

Molehiya'nın Kıbrıs'a Mısır hakimiyeti döneminde veya 7. yüzyılın ortalarında gerçekleşen Arap akınları döneminde, Levant Bölgesinden (Suriye, Irak, Ürdün, İsrail-Filistin ve Mısır)geldiği tahmin edilmesine rağmen, İngiliz Tarım Dairesi Müdürü W. Bevan'ın 1919 yılında Kıbrıs'ta üretilen Tarımsal üretime ilişkin raporunda Molehiya Üretimine dair bir bilgi verilmemiştir.    

Molehiya Vitamin Deposu:

Kıbrıs'a gelip de molehiya yememek olmaz. Molehiyanın yemeğini tüketmek, birçok vitamin ve minarelin de vücuda alınmasını sağlanmaktır.

Bunlar

* Potasyum
* Demir
* Mağnezyum
* Fosfor
* Selenyum
* Vitaminler (C,E,K,A, B6, Niyasin)   
* Antioksidan Karotenoidler ve Antioksidan Elementleri içermesiyle de diyetlerde yararlı katkılardır.

Molehiya'nın Faydaları:

1- Kan basıncını düzenler
2- Kan dolaşımını artırır
3- Sindirimi geliştirir
4- Kolestrol seviyesini düzenler ve kalp sağlığını iyileştirir
5- Uyku Düzenini sağlar 
6- Bağışıklık sistemini güçlendirir
7- Kemik sağlığını geliştirir
8- Enflamatuar hastalıklarına iyi gelir


Hasat Sonrası Molehiya

Hasat edilen molehiya yaprakları ayıklanmaktadır. Özellikle, kırsal bölgelerde komşular birbirlerine yardım ederek onlarca bağlık molehiyalar ayıklanmaktadır. 


Raf ömrünün uzun olmasından dolayı bir aileye genellikle bir yıl yetecek kadar molehiya ayıklanıp torbalarda saklanmaktadır. Fakat, şehir merkezlerindeki marketlerde ayıklanmış, poşetlenmiş ve tek kullanımlık olarak satılmaktadır.  



Molehiya Yemeğinin Hazırlanması
Gerekli malzemeler
120 Gr. Molehiya
0,75 Kg. Kuzu veya parçalı tavuk (isteğe göre)
1 İri baş doğranmış soğan
4-5 diş sarımsak
1 Çorba kaşığı domates macunu
2 Büyük doğranmış domates
3 Çorba kaşığı fıstık yağı
3 Çorba kaşığı zeytin yağı
Limon suyu




Hazırlanışı
İlk önce, Molehiyayı birkaç kez soğuk su ile yıkadıktan sonra ayrı bir tencereye boşaltın. 
Bir başka büyük tencerede fıstık yağı ısıtın ve tavuk/kuzu parçalarını her iki tarafı kızarıncaya kadar kavurun. Ayni tencereye soğan ve sarımsak eklendikten sonra, 1 kaşık domates salçası konulmalıdır. 

Bunların tümü iyice kavrulduktan sonra, içerisine domatesler eklenir ve haşlamış olduğumuz molohiya ilave edilip, bunun içerisine su katılarak son olarak bol limonu ve üzerine zeytin yağını ekleyip pişmeye bırakırız. 

Özellikle, molehiye kısık ateşte ve düdüklü tencerede 45 dakika pişirilmelidir. 
Yemek hazır....Afiyet olsun... 

Not: Bir gün önce hazırlanan molehiya yemeği bir gün sonra yenildiğinde daha lezzetli olur...


Referans: 
1. https://www.organicfacts.net/health-benefits/other/health-benefits-of-molokhia.html 

2. http://www.cypnet.co.uk/ncyprus/culture/cuisine/veg/molohiya.html 




    





  

5 Aralık 2017 Salı

Hibelerde-Nasıl-Başarılı-Olurum?

Dış Kaynaklı Hibe Programları

Türkiye Cumhuriyeti'nin, Avrupa Birliği'nin veya geçmişte UNDP-PFF'in finansal kaynakları doğrultusunda çeşitli sektörlere yönelik Kısmi hibe programları uygulanmaktadır.






Girişimcilerin Kaynak Arayışı

Girişimciler, işletmelerini geliştirmek için eldeki kaynakları dikkate alarak sorunlarına çözüm olacak faaliyetleri planlamaktadır. Girişimci faaliyetlerini planlandıktan sonra, gerek öz kaynaklarını gerek sıfır faiz kredilerini gerekse kısmi hibe programlarını kullanırlar.


Açıkgöz Girişimciler

Tabi ki, bazı girişimciler bu tür hibe programlarını yanıltabileceklerini düşünmektedirler. Bu da yadsınamaz bir gerçektir. Özellikle, proje teklifinde sunulan fiyatları yüksek gösterme veya proje teklif çağrısı öncesinde alınan ekipmanların proje dahil etmeyi sayabiliriz. Fakat, bu tür girişimleri önermiyorum. Çünkü, denetimler çok detaylı prosedürlere dayanmaktadır. 


Bunun yanı sıra, hibe programlarının sosyal yardım olarak da düşünenler var ve faaliyetlerin maliyetinin tümünü ayni hibe programından sağlama talebinde bulunmaktadırlar. 



Aslında, hibe olgusu çok basit. 



Kendisini geliştirme arzusunda olan girişimciler, tasarladıkları projeyi 2 yılda bitirebilecekken %50 hibe ile 1 yılda tamamlama imkanı sağlamaktadır. 


Proje Teklif Çağrısını Hazırlama Sürecinde Danışman Kullanılması

Proje hazırlamayı, ciddi ve meşakatli bir iş olarak görenler, hibe projelerini dolduranların (danışman) kapılarına dayanmaktadırlar. Kısa bir bilgi alışverişinden sonra, projeyi bitirmesi için danışmanı yalnız bırakıyorlar. Hibe programının son günü de başvuranın kendisi veya danışmanı, hibe sağlayıcılarının gösterdiği adrese başvuru formlarını gönderiyorlar.



Hibe Programlarının bütçeleri proje rehberinde belirtilmektedir. Değerlendirme sonucunda başarı sırasına göre listelenen projelerin maliyetlerinin toplamı, rehberde belirtilen miktara ulaştığında, proje puansal anlamda başarılı olsa da hibe yararlanıcısı olamamaktadır. 


Danışmanların deneyimleri projenin başarılı olmasında ana etkenlerden biridir. Bu sebepten dolayı, danışmanların sektördeki deneyimlerinin yanında muhakkak önceki hibe programlarındaki proje teklif formlarının doldurulmasındaki tecrübeleri de sorgulanmalı. 



Başka benzer projelerden kopyala-yapıştır yapılmasını engellemek için danışmanla birlikte mesai harcayın.  



Dikkat edilmesi gereken husus, projeyi hazırlayanlar sorunlarınızı sizden daha iyi bilemez



Proje yazım aşamasında danışmanlarınız ile iletişimi kesinlikle koparmayınız.


Proje Teklif Çağrısını Dolduran Girişimci 

Eğer proje teklif çağrısını girişimci kendisi dolduracaksa aşağıda yazacaklarımı dikkatle okusun.


Neden Hibe Projesine Başvuruyorsunuz?

Girişimciler, genelde eğitim veya fuarlara katılarak, özelde ise okuyarak ve araştırarak vizyonlarını geliştirmektedirler. Vizyon geliştikçe, işletmelerdeki sorunlar rahatsız edecek düzeye ulaşır. Sorunlar, işletmenin gelişmesinin önünde büyük bir problem olarak görülür. Sorun problem olarak görüldüğünde, değişim rüzgarının hissedilmeye başlandığını belirtebiliriz.


Problemleri ortadan kaldırmak için "Durumun Gözden Geçirilmesi" için düşünmeye başlarsınız. Durumun gözden geçirilmesi esnasında, işletmenin proje teklif çağrısı ile ilgili olabilecek tüm uygun ve yeterli bilgilere ihtiyaç duyulmaktadır.



Hibe Programlarını kısa yoldan para kazanma olarak görenler, sonunda sükutu hayale uğramaları kaçınılmazdır. Bu cihetle, işlemedeki sorunları iyi tespit etmek gerekmektedir.  



Sorun Analizi ve Proje Teklifinin Hazırlanma Süreci

Tabi ki, sorun analizi yaparken "Proje Döngü Yönetimleri" hakkında eğitim alanlar bu konuda daha avantajlı konuma geleceklerdir. (Proje Döngü Yönetimi bir başka yazının konusu olacaktır). Özellikle, mantıksal çerçevenin hazırlanması, proje hedeflerini göz önünde bulunduran tüm proje faaliyetlerini, çıktılarını veya olası risklerini tek bir döküman üzerinde görülmesini sağlamaktadır.

Sorun analizleri, projenizle ilgili temel sorunun, bu sorunlara neden olan alt sorunların tespitinin yanında sorunlara çözüm olacak faaliyetlerin de ortaya konmasında yardımcı olacak uygun bir metod olarak belirtebiliriz.


Ayıca, uygulanacak faaliyetler hibe sağlayıcısının ve işletmenin vizyonu ve hedefleri ile örtüşmesi gerekmektedir. 


Proje teklifinde belirtilen faaliyetlerin uygulanacağı bölgede benzer projeler incelenip onun deneyimlerinden yararlanmalı.



Aşamalar tamamlandıktan sonra, projenin kısa-orta-uzun vadeli hedeflerini yürütebilecek ekibi hazırlamalıyız. Bu kişiler, proje danışmanı veya koordinatör, girişimcinin kendisi, aile üyeleri veya işletmenin çalışanları olabilmektedirler. Proje koordinatörü olarak dışarıdan hizmet alınacaksa bu kişilerin deneyimli olmaları aranmalı.



Proje faaliyetleri, proje rehberinde belirtilen süreler dahilinde olmalı ve ihaleler bahse konu takvimle uyumlaştırılmalı. Girişimciler, proje hazırlama sürecinde olası riskleri göz önünde bulundurmadan projeyi kısa sürede tamamlama hevesine kapılmaktadırlar. Fakat, öngörülmeyen riskler projenin belirtilen zamanda tamamlanmasını engellemektedir.



Sosyo-kültürel nitelikli projelerde proje finansmanını üleşmek için ortak, yürütülecek proje faaliyetlerine dahil edilmek üzere de iştirakçi gösterilebilinir. 



Bundan sonra sıra Başvuru Formunu, Başvuru Rehberi doğrultusunda hazırlanmasına gelmiştir. Proje Formu, doldurulmasına ilişkin daha detaylı yazıda buluşmak üzere...



Proje Başvuruları bağımsız değerlendiriciler tarafından değerlendirilmektedir. Bu değerlendiricilerin, projeniz hakkında yüzeysel ve sınırlı bilgiye sahip olduklarını Unutmayın!!!!.. Projeniz, başvuru formunda Açık ve Anlaşılır Olmalı